Suriye’de gelişmeler görüşme masasına çok yaklaşmışken birden kıyamet alametleri görünmeye başladı. En önemlisi, ABD’nin Suriye’de “30 bin kişilik sınır güvenlik gücü” kurduğunu açıklamasıdır. Provokasyon mu, yoksa konuşma sırasında bir formülasyon hatası mı? Washington’dan yapılan açıklamada hatalı ifade vurgusu yapıldı. İnanmak güç… Amerika, Suriye’de genel olarak kaybeden olduğu için gidişi bozmak istemesi anlaşılırdır.
Bu açıklama Ankara’nın yine bağırıp çağırmasına neden oldu. Ancak olayın arka planında önemli bir detay var. Rakka operasyonu sonrası “IŞİD militanları nereye gitti?” sorusuna Amerikan istihbarat raporlarının verdiği cevap: Militanların büyük çoğunluğunun Türkiye’ye geçtiği yolundadır. Bu gerçek dikkate alındığında “sınır güvenlik gücü” oluşturulmasının nedeni anlaşılıyor. Zaten bu iş yeni başlamadı, aylardır pratikte eğitim veriliyordu.
Washington’dan yapılan Ankara’nın sinirlerini bozan “sınır güvenlik gücü” açıklaması aslında Erdoğan iktidarına bir uyarıdır. Hem Ankara’nın IŞİD’le ilişkisi konusunda Amerika’nın endişelerinin devam ettiği; hem de Ankara’nın Moskova’ya doğru yaptığı yolculuğa bir engel çıkartmak için Amerika provokatif bir çıkış yapmış oldu.
Tam bu noktada garip gelişmeler başladı. Ankara, “sınır güvenlik gücüne” öfkelendi, ancak operasyonu bu noktalara değil Afrin’e yapmaya hazırlanıyor. Söylem olarak Menbiç’in adı da geçse tüm hazırlıklar Afrin içindir. Bu garipliğin arkasında ne olabilir? Konu askeri ve teknik zorunluklardan ibaret olamaz. Aynı anda iki alana operasyon yapmanın risklerinden dolayı önce Afrin’den başlamak garipliği açıklamaz. “Sınır güvenlik gücüne” öfkelenip, Amerika’nın değil Rusya’nın bulunduğu bir alana saldırıya hazırlanmak Ankara’nın çaresizliğinden öteye bir anlam ve amaca sahip olmalıdır?
Ankara Soçi’ye giderken elinin kolunun bağlı olduğunu biliyor. Suriye ulusal konferansına eninde sonunda YPG’nin de katılacağının, bunu engelleyemeyeceğinin farkındadır. Afrin gürültüsünün ardında masaya giderken biraz elini güçlendirmek ve özellikle de iç politikaya oynamak amacı ağır basıyor olmalıdır. Saray, 2019’a doğru akan her günün kendisi için büyük risklerle yüklü olduğunu çok iyi biliyor. Savaş çığlıklarının kendisine bugüne kadar kazandırdığını deneyip gördü. Afrin operasyonu da neden kazandırmasın!
Bu noktada Suriye’deki güçlerin hedeflerine yeniden göz atmak gerekiyor. Amerika, Suriye’den çekilmeyeceğini açıkladı. Daha önceleri Rakka sonrası çekileceğini söylüyordu. Hatta bugün bile Washington’da bölge politikaları tartışılmaya devam ediliyor. Suriye’den ve bölgeden çekilip çekilmemek stratejik olarak Beyaz Saray’ın gündemindedir. Ancak yenik olarak geri çekilmenin Amerika’nın dünyadaki itibarı açısından büyük zaaflar yaratacağı bilindiği için farklı bir tablo yaratmak için Trump’ın kurmayları kafa yoruyor. Elbette kafaları çok karışık ve işleri çok zor, ancak mevcut pozisyonlarını güçlendirmenin yollarını aradıkları ortada… Bu temel gerçeklikten dolayı Amerika Suriye için kurulan masayı deviremese de başarısız olması için elinden geleni yapacaktır.
Rusya ve İran ise tam tersine artık siyasal çözüm aşamasına gelindiğini düşünüyorlar. Savaşın yeniden derinleşmesini engellemek için tüm güçlerini ve siyasal çabalarını ortaya koyuyorlar.
Türkiye bu fay hattında son şansını denemeye niyetli görünüyor. Afrin’e sınırlı bir operasyon ile iç politikada istediği kadar kahramanlık destanı yaratabileceğini düşünüyor. Ancak o kadar hassas bir çizgide yürüyor ki, en küçük hata sonucu dipsiz bir çukura yuvarlanabilir. Afrin’de Moskova neye razı oldu tam bilemiyoruz. “Rusya askerlerini çekiyor” haberleri doğruysa sınırlı bir uzlaşma sağlanmış demektir. Ancak olayların bir senaryo gibi önceden yazılana göre akmayacağı açıktır. Bu fay hattına bir kez girince büyük sürtünmelerin arasında ezilmek de mümkündür.
Amerika, böyle bir operasyonu tavsiye etmese de ellerini ovuşturarak sonucu bekleyecektir. Olayların istediği yönde akması için küçük müdahaleler de bile bulunabilir.
Öte yandan, Ankara, Rusya’nın sınırlamalarını zorlarsa Afrin operasyonu sonucu hem bir yenilgi alır, ayrıca Şam yönetiminin kente gelmesinin de yolunu döşemiş olur. Pazara pirince giderken evdeki bulgurdan olmak hiç de olasılık dışı değil.
Afrin gürültüsü nasıl sonuçlanacak, çok yakında göreceğiz, ancak bu oyuna kalkışmak Ankara’nın bölgede nasıl çaresiz bir noktaya geldiğini gösteriyor. Kendini büyük fay hattının arasına atarak oyun bozmaya çalışırken kurban olması büyük olasılıktır.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]