Neoliberal politikaların hızla hayata geçirilmesinde etkin rol oynayan ve bir sistem partisi haline gelen AKP’nin yürüttüğü siyasi çizgiye yönelik tepkilerin birikmesi, Gezi parkında öfke patlamasına dönüştü.Bu öfke AKP öncesinde başlayan kapitalizmin insan hayatını cehenneme çeviren politikaların biriktirdiği ve dayanılamaz hale geldiği noktada ortaya dökülüverdi. Şanlı Haziran direnişinden sonra kitleler sokakları, yaşam alanlarını sınırlayan ve kendi hegemonyası ekseninde yönetmeye çalışan iktidara karşı durmanın dili haline getirdi. Gezi`nin Türkiye siyaseti açısından dönüm noktası olduğu burjuva sınıflarının 1 Mayıs’ta izledikleri pratik adım ve hamlelerden de açıkça ortaya çıkmaktadır. Gezi isyanı ve 17 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrası AKP iktidarı sıkça seçimleri adres olarak göstermesi burjuva sisteminin kendi konumunu koruması bakımından son derece kritik öneme denk düşmektedir. Özellikle Ortadoğu’da domino taşı misali başlayan halk ayaklanmaları farklı bir boyutta Türkiye’de de kendini şiddetiyle ortaya koydu. Sistem güçleri sokağın bu denli bir arada duruşu vede tepki üretmesinin önüne geçmenin yollarını bulmak zorunluluğunu taşımaktadır. Sistemin geleceği ezilenlerin örgütsüzlüğüne bağlıdır. AKP hegemonyası kapitalist güçler açısından ne kadar gelecek vaat etmese de sokak muhalefetinin gelişmesi onun açısından ciddi tehditler barındırmaktır. Sokağın eritilmesi, yan yana gelişlerin düşürülmesi kapitalist sistemin önünde duran birincil görevlerden biridir. Bu bilinç sistem güçlerini sokak muhalefetine karşı yekpare ezme-yoketme hamlelerini geliştirmeyi dayatmıştır.1 Mayıs tartışmaları başlar başlamaz AKP kesin kararlarını açıklamaya başladı. Neredeyse tartışmanın sadece Taksim üzerinden yürümesi basit bir yer meselesi değildir. Taksim’in tarihsel anlamı yanı sıra ezilenler tarafından mevzi haline gelmişti
r. Düzen güçleri Taksim kararlılığından geri adım atmayanların gücünü zayıflatmak için topyekun bir çalışma başlattığını gördük. Günler öncesinden her basın yayın organında “yasaklar” dizini biçiminde belleklere kazınmaya çalışılan korku paranoyasında 39 bin polis ve 50 TOMA tatbikatları şiddetli bir çatışmaya davet niteliğinde oldu. Taksim’e çıkan bütün yolları trafiğe kesen AKP, kitlelerin çeşitli noktalarda direnişlerini engelleyemedi. Devletin şiddetli müdahalesine karşı sokaklara çıkan halkımız her türlü donanımı ile direniş hamlesini ortaya koymuştur. Bu direniş kendi gücü ve konumlanışı itibariyle son derece anlamlı ve önemlidir.
Örgütümüz 1 Mayıs’a kendi tarihsel anlam bütünlüğü temelinde hazırlanmış ve kendini yoksul mahallelerden alanlara taşımıştır. Özellikle İstanbul örgütümüz Beşiktaş, Şişli, Okmeydanı direnişlerinde etkin rol oynamış, direnişin öncü güçleri arasında yer almıştır. Bu direniş günler öncesinde yapılan hazırlıkların ve zulme karşı cüretin yansıması olarak kendini ortaya koymuştur.
Üzerine durulması gereken birkaç noktadan biri de HDP’nin birçok ille birlikte Taksim direnişinde yerini almasıdır. Türkiye finans kapitalinin emekçiler ile önemli bir mücadele gücü olan Kürt hareketinin yan yana gelişini engelleme çabaları bu 1 Mayıs’ında da istediği başarıyı yakalayamamıştır. Kürt hareketiyle birlikte HDP, kendini daha fazla ezilenlerin ortak mücadele alanı olarak sokağın asli gücü haline taşımalıdır.
Devletin bekasından yana taraf olanlar Kadıköy ve Kayserinin yolunu tuttular. Özellikle Kadıköy grubu ulusalcıların Taksim için yaptıkları açıklamalar açısından not düşülmesi gereken bir yerde durmaktadır. Ulusalcı cenahın başını çeken faşist İşçi Partisi Taksim’e çıkmak isteyenleri işçi olmamakla ve de terörist olmakla suçladı. Bu tarifleri Gezi isyanında sokaklara çıkanları hedefe alan yaklaşımlar olarak okunmalıdır. Keza bazı güçlere karşı AKP’nin yanında olacaklarını açıklamaları Gezi kitlesini kavramaktan ne kadar uzaklaştıkları ve devlet-ordu geleneklerine sıkı sıkıya sarıldıkları gözlenmektedir.
Gezi direnişinin yıldönümü yaklaşırken ezilenlerin öfkesini sokağa taşıyacağız. Örgütümüzün önündeki görev kitlelerde yükselen öfkeyi, örgütlü güce dönüştürmektir. Bu güç soğuktan donarak ölen bebeklerin, kolu makinelere kaptıran çocuk işçileri öfkesidir. Her gün erkekler tarafından katledilen kadınların, geleceği çalınan halklarımızın öfkesidir bu güç. İnançları kimlikleri yok sayılanların öfkesinin adıdır.
1 Mayıs’ta sokağı zapt eden öfkemiz, Gezinin yıldönümünde şehitlerimizle mücadeleyi daha ileriye taşıyacak mevzileri örgütleyecektir.
Yaşasın 1 Mayıs!
Biji Yek Gulan!
Ya Adalet Ya Kıyamet!
SODAP
11 Mayıs 2014