Saray/AKP merkezli savaş konsepti 7 Haziran sonrasında topluma büyük acılar yaşattı. Büyük bir korkutma ve sindirme operasyonu Suruç Katliamı’nın hem Kürdistan’da hem de Batı’da çok boyutlu bir biçimde hayat geçirildi. 10 Ekim Ankara saldırısı sonrasında çok daha büyük bir korku algısı inşa edilmeye çalışıldı. Batı’daki demokrasi güçleri bu konseptle Kürdistan’daki direnişten ruh olarak koparılmak istendi. 7 Haziran öncesi HDP’de maddileşerek ortaya çıkan, ortak mücadele zemininden beslenen bir halkçı demokrasi öznesinin yok edilmesi için ne gerekiyorsa yapıldı.
21 Mart’ın Batı’da büyük oranda baskı altında geçmesi kitlelerdeki özgüven eksikliğini daha da arttırdı. Dolayısıyla 2016 1 Mayıs’ı oldukça özel bir anlam kazanmıştı. Yaşanan tüm zorluklara rağmen İstanbul Bakırköy’de gerçekleştirilen miting, ülke sathında yapılan diğer mitinglerle birlikte bu özel anlamı karşılayan bir işlev gördü diye düşünebiliriz. Bakırköy’de saatler ilerledikçe herkesin yüzünde artan oranda görebileceğiniz özgüven ve coşku ifadesi bu tespitin sahadan bir doğrulaması olarak görülebilir. Uzunca bir süredir sokaklara çıkamayan on binler bir yere gitmemiş olduklarını ortaya koydular. Sarayın savaş konseptinin sınırları bir yandan Nusaybin’de diğer yandan da Bakırköy’de çizilmiş oldu. Bugün yaşanan büyük psikolojik savaşa ve bomba korkusuna rağmen, orta sınıfların eve hapsolma güdüsüne teslim olmayıp alanlara akan onurlu insanlar büyük bir iş başardılar. Kani Beko’nun konuşmasında vurguladığı “Saray Kaybedecek” ifadesi bütün bir 1 Mayıs’ın alt metnidir.
HDP’nin izole edilme çabasının da aşılması anlamında önemli bir rol oynadı bu 1 Mayıs. Özellikle İstanbul’da HDP mitinge ciddi anlamda asıldı ve alana beklentilerinin altında olsa da önemli bir sayıda insanı taşımayı başardı. Mitinge katılanların alanı erken terk etmesinden dolayı sokağa çıkan kitlenin gerçekten büyük sayısı tam olarak fotoğraflara yansımayabilir ama faşizme karşı toplumun “yenilmedik, direneceğiz” mesajı çok açık bir biçimde duyurulmuş oldu. Buradan alınan güçle önümüzdeki dönemde sokak muhalefeti daha etkin işler yapabilecektir.
Saray/AKP iktidarının Suriye’de ABD’ye yaranma çabaları IŞİD’le arasını ciddi oranda bozmuş durumda. Kilis, Gaziantep, Adana hattında önümüzdeki günlerde çok daha sıcak gelişmeler yaşanabilir. Özellikle Rakka ve Musul operasyonları hızlandıkça IŞİD’in Türkiye’de biriktirdiklerini daha açık bir biçimde ortalığa saçacağı gelişmeler yaşanacaktır. Erdoğan ekibinin Suriye politikasının sorumluluğunu Davutoğlu’na yükleme telaşları da Suriye politikası ile ilgili radikal bir ray değişikliğinin habercisi olabilir. “Reis, hocanın, Suriye ve Filistin politikalarından hareketle kendini devirmek isteyen Batı’yla uzlaşmayacak bir politikacı çıkacağını düşünüyordu.” Erdoğan, Davutoğlu ile Suriye politikasındaki suç ortaklığının kendisine koşulsuz bir bağlılık yaratacağını düşünmüş. İşler böyle yürümemiş gibi gözüküyor.
Erdoğan’ın tek adam olma tutkusu, Davutoğlu’nun kendisine özerk bir siyasi kariyer yaratmaya dönük nüanslı hamleleri karşısında sert bir reaksiyon üretti. Kendi içindeki yarılmaları arttıkça AKP’nin savaş koalisyonunun tümüne hakim olması zorlaşacaktır. Laiklik tartışmaları da aslında savaş koalisyonunun iç dengelerini zorlamaya gebedir. Meclis’te HDP’yi boğmaya dönük dokunulmazlık saldırısı bu konjonktürde çok farklı politik aktörler içinde çeşitli kırılmaların ortaya çıkmasına yol açabilir.
1 Mayıs 2016, Saray’ın şiddetli saldırısının ilk hamlesinin boşa düşürülmesi olarak da okunabilir. Şimdi yapılması gereken buradan alınan güçle kurucu bir rol oynamamızı mümkün kılacak ortak bir programın inşa edilmesidir. HDP’yi düzen güçlerine yedirtmeyen, demokratik laiklik için mücadeleyi büyüten, barışı savunan, güvenceli iş için direnebilen bir demokrasi cephesi oluşturulması artık çok daha olası. Saray faşizmine karşı geliştirilebilecek kitlelere güven verebilen bir siyasi çizgi büyük politik depremler yaratabilir. 1 Mayıs 2016’ya hakim olan politik akıl önümüzdeki dönemde gerçek bir demokrasi programı ekseninde buluşmayı başarabilirse savaş konsepti aşıldığı gibi hiç umulmadık gelişmelerin de önü açılabilir.
Faşist dalgayı mutlaka kıracağız!
[button link=”http://www.sodap.org/m-sinan-mert-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]