AKP seçim sonuçlarının ilk şaşkınlığından sonra kendini toparladı, meclis başkanlığını kazandı, RTÜK’de MHP ile işbirliği yaptı. Bu sürede yaptığı önemli atamalar ayrıca neye hazırlandığının işaretleridir. İktidarı bırakırsa hangi çukura yuvarlanacağını kendisi de kestiremediğinden koltuklara sıkı sıkıya sarılıyor.
Öte yandan, heyecansız koalisyon görüşmeleri devam ediyor. Seçenekler üzerine bol bol yazılıp çiziliyor. Hatta basında AKP içinde CHP ile koalisyona taraftar olanlar ile karşı çıkanların listeleri bile yayınlanıyor.
Bu sıkıcı ortama biraz daha yakından bakınca ortaya çıkmış en güçlü olasılığın Saray’ın erken seçim taktiği olduğu görülebilir. Erdoğan son anketlere de güvenerek erken seçim yolunu tutmuş görünüyor. Oy dengeleri nasıl değiştirilecektir?
Erdoğan’ın yaptığı açıklamalardan hedef bellidir. Dolmabahçe mutabakatını inkar edip, görüşme masasını devirerek MHP’ye kaybedilmiş oyları geri almak; sınıra asker yığarak ve Kürt Özgürlük Hareketi’ni sürekli kışkırtıp çatışma içine çekerek, HDP’ye akmış çeşitli çevrelerden oyları en azından ondan uzaklaştırmak, Sarayın erken seçim stratejisidir.
Bu tabloya en son Suruç’daki IŞİD intihar saldırısı da eklendi. Bu katliam erken seçimlere nasıl bir ortamda gidileceğini gösteriyor. Artık Rojava’daki savaş Türkiye içine de taşınmıştır. Suruç intihar saldırısı kesinlikle Erdoğan’ın erken seçim taktiklerinin boyutunu çok açmıştır.
Suruç provakasyonu AKP’nin bölge ve Suriye politikasının iflasının zirve noktası olmuştur. Suriye iç savaşı Türkiye’nin içine taşınacaktı, bu söylem büyük bir öngörü gerektirmiyordu. Türkiye IŞİD’in geri cephesi ve lojistik alanı olmaya devam ettikçe bu savaş kaçınılmaz bir şekilde Türkiye topraklarına da gelecekti. Aslında Musul’da elçilik görevlilerinin IŞİD tarafından esir alınmasında beri başlamış olan süreç adım adım derinleşiyor.
Suriye iç savaşında artık üç temel gücün olduğunu kabul etmek gerekiyor: Suriye devleti, IŞİD ve PYD. Özgür Suriye Ordusu’nun varlığı tartışma konusudur. Yine Suriye iç savaşında bir diğer gerçek artık yeterince açıktır. Suriye’nin kuzeyinde başlıca iki güç IŞİD ve PYD savaşmaktadır. Bugüne kadar bu savaşta AKP iktidarı IŞİD tarafında saf tutmuş, bu örgüte insan ve malzeme kaynağı sağlamıştır.
Suriye’nin kuzeyinde savaş dar bir bölge savaşı olmaktan son iki yıldır çıkmış, artık bu savaş uluslararası alanda yer ve desteklere sahip hale gelmiştir. Bu nitelik değişimi AKP iktidarını Kobani direnişinden beri zor seçeneklerle yüz yüze getirmiştir. Suruç’daki IŞİD saldırısı bir yanıyla da Türk devletinin saf tutmadaki son aylardaki kararsızlığına bir uyarıdır.
Politik ortama yeniden dönelim. Türkiye; iç politika dengeleri, ekonomik sorunlar ve özellikle dış politika konularında gittikçe büyüyen sorunlarla karşı karşıyadır. Sorunlar adeta tusunami dalgaları gibi kabararak Ankara’ya doğru yaklaşıyor. Böyle bir ortamda Saray ve AKP sanki seçim olmamış havasında kör ve kısa vadeli manevralarla uğraşıyor.
AKP, kendisini tüketen taktiklerle erken seçim manevrasıyla devam ederek yeniden kazanacağını düşüyor. 7 Haziran’dan ders almayan AKP olaylar böyle giderse yakın zamanda çok daha sert bir uyarıyla karşılaşacaktır.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]