İktidardakilerin cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası ağızlarından düşürmedikleri kavram “Yeni Türkiye”ydi.
Hakkında çok şey yazıldı, çok nutuk atıldı. Gerçekler arada yaratılan sis perdeleri arkasına saklanabilse de, bu uzun sürmüyor. Çünkü inatçıdırlar.
Kobanê “yeni Türkiye” konusunda tam bir turnusol kâğıdı oldu. Tüm güzel nutuklar buharlaştı, Yeni Türkiye laflarıyla neredeyse “cennet” tablosu çizenlerin, cehennemin kapılarını açmakla meşgul oldukları anlaşıldı.
Cumhurbaşkanı ne kadar çok açılışa katılıyor ve ne kadar çok konuşuyor! Çankaya tepesine çıkınca, öfkesi de yükseldi. Yukarıdakilerin çok konuşacağı aşağıdakilerin sesinin soluğunun “gizli anayasa” ya da “kırmızı kitap”la kesileceği yeni bir Türkiye’ye doğru hızla ilerliyoruz.
Kobanê, ne çok gerçeği açığa vurdu. Suruç’un karşısındaki bu küçük kasaba “80 milyonluk Türkiye”yi güçlü bir şekilde sarstı. “Toplumdaki kutuplaşma”nın derinliğini açığa vurdu. İnsanlığın yerlerde süründüğünü, bu topraklarda epeydir unutulduğunu, en “kutsal” değerlerin en bayağı amaçlara alet edildiğini, kesif gaz bulutları ve ölümler arasından bir kez daha gördük.
Kobanê ülkenin en önemli sorunu, “Kürt sorunu” hakkında iktidarın bütün art niyetlerini bir başka yoldan sergiledi. Kırıma uğramış bir halkla “çözüm” aramanın daha kolay olacağını sanan iktidar, Kobanê “düştü düşecek” beklentisiyle Yeni Türkiye’yi inşa yoluna çıkıyor. Öte yandan, otuz yıldır PKK’yi her bahar yenmeyi hayal etmiş ordu da büyük bir keyifle sınırda “o anı” bekliyor.
İktidar ve ordunun bu lanetli ittifakının ülkeyi nereye götürebileceğini öngörmek için müneccim olmaya gerek yoktur. Erdoğan, “artık bu iş kalkanlarla, coplarla olmaz” derken zaten ülke kaç gündür olağanüstü hal günlerine dönmüştü.
Fakat iktidar yanılıyor. Cin şişeden bir kez çıkmıştır. Kimse 12 Mart veya 12 Eylülvari senaryolar hayal etmesin. Yeni kanunlarla bir kez daha cezaevleri tıka basa doldurulabilir. Belki, Bingöl olayından sonra yaşandığı gibi yeniden sokak infazları başlatılabilir. Faşist kitleler yeniden sokaklara sürülebilir. Fakat bu yoldan nasıl bir “Türkiye”ye gidildiği artık çok iyi biliniyor.
Yıllardır biriken öfke bir kez daha sokak infazlarıyla veya cezaevi hücrelerinde çürütülemez. Üstelik zorbalığın yeni bir seviyesine hazırlanan iktidar, aynı zamanda yolsuzluklara tepeden tırnağa batmıştır. Üstelik yeni hükümet programında daha büyük özelleştirmelere gidileceği söyleniyor. Demek ki çok daha büyük yağmalar için hazırlık yapılıyor.
Bu kadar yükü artık bu iktidar kaldıramaz. İktidar olmayı hukuk ve güvenlik sistemini kendine köle etmek olarak anlayan, kendinden olmayanları aşağılamak ve sindirmenin bin yolunu bulmaya çalışan AKP, yaratılan çürümenin yanında güçlü bir öfkenin de, toplumun kılcal damarlarında akmakta olduğunu görüyor ama kabullenmek istemiyor.
Kürt sorununda demokratikleşmeye kadar en temel sorunların artık bu iktidarla çözülemeyeceği kesinlikle anlaşılmıştır. Kobanê bu konuda bir milattır. Bu gerçeği eğip bükmenin kimseye bir yararı olmaz. İktidardakilerin, cehenneme benzeyen bir yeni Türkiye istedikleri bu kadar açık ortaya çıktıktan sonra artık politik olarak yeni bir döneme girildiğini tespit etmek gerekiyor. Bu yeni dönemde öncekilerden çok farklı ve hızlı olarak halkların dayanışma ve ittifakını kurmaktan başka bir yol yoktur. Sorunların çözümü, düzenin her fırsatta engellemeye çalıştığı halkların ittifakının yaratılmasından geçiyor.
Gezi isyanı bu konuda işaret fişeğini ateşlemişti; Kobanê direnişi güçlü bir çağrı yapıyor.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]