İŞİD militanlarının kim olduğu dünyada büyük merak konusu ve sürekli olarak araştırılıyor. Biz bunların dış kaynaklı olan kısmına bir önceki yazımızda değindik. Ama bu faşist grubun Irak içindeki köklerine de bakmak gerekir.
Al-akhbar sitesi 13 Eylül 2014’te Muhammed Mahmut Mortada imzası ile bir yazı yayınladı. (*) Yazar, ABD’nin Irak işgalinden sonra ülkenin güney doğusunda Omm Kasr kentinde açtığı Camp Bucca tutukevinin IŞİD militanlarının okulu işlevini gördüğünü yazıyor. Adlarını da verdiği IŞİD önde gelen liderlerinin çoğunun bu “okulda” tutuklu olarak kaldığını yazıyor.
Askeri konseyde görev yapan Ebu Ayman al-Iraqi Camp Bucca’dan “mezun” olmuştur. Kendini halife ilan eden IŞİD lideri Abu Bakr al-Baghdadi, 2004 yılında buraya tutuklu olarak girer ve 2005 sonları ya da 2006 başlarında çıkar. Çıkınca Sunniler Ordusu’nu kurar ve sonra da bu örgüt Mucahidin Şura Konseyi ile birleşir. Yazar bir şeye dikkat çekiyor. Bu birleşmeden sonra Amerikalılar’ın Irak’taki al-Kaide liderlerini başarılı bir şekilde yakalayabildiklerini iddia ediyor. Irak Al-Kaide lideri Zarkawi de bunların arasındadır. Yazar bu yakalanma ile Baghdadi arasında bir bağ kurmaya çalışıyor hatta onun yakalattığını ve sonra IŞİD başkanı olduğunu söylemeye çalışıyor.
Diğer önde gelen IŞİD lideri Abu Ayman al-Iraqi ise Saddam ordu subaylarından bir tanesidir. O da Camp Bucca “okulundan mezun olmuştur”. Şimdi o da IŞİD askeri konseyinde görevlidir.
Hem IŞİD askeri konseyinde görevli hem de Saddam subayı olan Adnan İsmail Naim de aynı okuldan “mezundur”. Musul alınırken haziran ayında ölür ve IŞİD son operasyonuna onun ismini verir.
Eski Irak Ordu albaylarından Samir A. O. al-Dulaimi de Bucca’da tutuklu kalır. O da ocak ayında Halep yakınlarında öldürülür. Bütün bu liderlerin aynı tutukevinde bulunmuş olmaları bir rastlantı mıdır yoksa ABD’nin bilinçli uyguladığı bir politikanın sonucu mudur?
Camp Bucca’da yatanlar kendileri ile yapılan röportajlarda buranın bir al-Kaide Okulu olduğunu söylüyorlar. ABD askerlerinin ifadelerine göre de Bucco tutukluları ideolojilerine göre koğuşlara dağıtılırlarmış. Buradaki cihatçılar patlayıcılar ve intihar saldırıları konularında dersler verirlermiş. Bu hocaların bir kısmının Afganistan, Pakistan, Özbekistan, Çeçenistan, Somali’den gelmiş, Al-Kaide içinde pişmiş, ABD’ye karşı savaşmış deneyimli kişiler olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Eski tutuklulardan Adel Muhammede örneğin video söyleşisinde bir cihatçının iki haftada 25-34 kişi örgütlediğini söylüyor. Yani bu okulda sanki ABD, cihatçıların örgütlenmesinin zeminini oluşturmuştur. Sonra da ABD burasını 2009 yılında kapatmıştır.
Bucco “okulundan mezun olanlar” sonra Irak içlerinde örgütlemelerini sürdürmüşlerdir. Irak’ta da verimli bir zemin buldukları kesindir.
10 yıllık ABD işgali Saddam’ın inşa ettiği tüm alt ve üst yapı tesislerini tahrip etti. Ne yol, ne elektrik, ne su, ne kanalizasyon hiçbir şey kalmadı. Petrol zengini bu ülke gerçekten bir harabe görünümündedir. İşgal sonrası Maliki iktidarı ABD’nin orada konumlandırmak istediği askerlerine yasal ayrıcalıkları kabul etmedi. ABD onu başından atmaya çalıştı. Maliki Sünnilere düşmanlığını bitirmedi. ABD de bu düşmanlığı el altından kamçıladı. Böylece ülkede yeni bir Sunni sabotaj silsilesi başladı ve arkasından IŞİD geldi. Sunni ve Şii savaşı başladı. Ülke bir türlü düzene kavuşamadı.
Bunun ekonomiye yansıması korkunçtur. Ekonomi tam anlamıyla çökmüştür. İç ticaret diye bir şey neredeyse kalmamıştır. Bombalar, intihar saldırıları, sabotajlar esnafı ürkütmekten öte varını yoğunu elinden almıştır. İthalat yolları kapanmıştır. Hem maddi olarak ithal yapacak durumda değiller hem de bunun Suriye, Türkiye, Ürdün vs üzerinde gelen yolları IŞİD elinde, kapalıdır. İnsanların alım gücü yoktur. Var olan ile sadece günlük yaşamlarını idare etmeye çalışıyorlar. Yalnız ölüm tehdidi altında değiller aynı zamanda günlük yaşamlarını sürdürmekte zorlanıyorlar.
Yabancı sermayenin zaten kaçtığını söylemeye gerek bile yok. Özel sektör bir yana kamu sektörü de yok gibidir. İktidar hala 2014 bütçesini çıkartamadı. Devlet 7 ay önceden petrol gelirlerini harcıyor. Savaş ve güvenlik bütçesi çok yükseldi. Irak borç içindedir. Bütçe çıkmadığı için devletin hiçbir yapı projesi ilerlemiyor. İşçiler işsiz kalmıştır. Memurlar maaşlarını uzun zamandır alamıyorlar.
Tarım neredeyse bitmiştir. Kuzeyde sürülebilir 900 bin hektarlık tarım alanı savaşla yok oldu. Yarınları belli olmadığından var olan topraklara köylü ekim yapmaktan korkuyor. Toprağını satıp kaçmasına da olanak yok. Toprak ve araba gibi metalar alıcı bulmuyor. Kimse yarınından emin olmadığı için yiyecek ve en elzem ihtiyaçlar dışında, elinde para olsa bile, bir şey almıyor. İşsizlik diz boyu ve insanlar canlarını koruyabilecekleri yerlere göç ediyorlar ya da etmişler. 2 milyon insan içeride göç etmiş emin yerlere geçmiş. Oralarda eğreti barınıyorlar.
Bütün bu yıkımın sorumlusu ABD’dir. Irak halkı için ABD ve Batı baş düşmandır. Ama öte yandan ABD’nin bu topraklara girmesi gerekir. Bu kadar düşman bilinen, kovulan biri bu topraklara nasıl girecektir? Ancak tüm dünyanın da tepkisini çekebilecek bir gerekçe olmalıdır. IŞİD bundan iyi bir gerekçe olamazdı.
Krallık, diktatörlük ve ardndan Maliki “demokrasisi” ile rahat yüzü görmeyen Irak halkı son çare olarak en katı, en gerici ve faşist bu IŞİD örgütlenmesine son umut olarak bakmaya mecbur kalmıştır. Saddam’ın Sünni aşiretleri de halifelik anlayışına pek yakın olmasalar bile çevrelerindeki bunca düşmandan kaçarken yılana sarılmaktan başka çare görmüyor olsalar gerektir. Bu faşist acımasız oyun büyük yeni acıları beraberinde getiriyor ama bitmesi Allahın emridir diyelim.
(*)”The mysterious link between the US military prison Camp Bucca and ISIS leaders” ( ABD askeri tutukevi Camp Bucca ve İŞİD liderleri arasındaki gizemsel bağlantı.) Muhammed Mahmud Mortada 13 Eylül 2014 Alakhbar.com
[button link=”www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]