Dört ayda 60’dan fazla roket Kilis’e düştü. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İbrahim Kalın bu durumu açıklarken: “Bir kısmı yanlışlıkla geliyor olabilir; bir kısmı kasıtlı atılmış olabilir” diyor. 10 Ekim Ankara Katliamı’nın failini ve nedenini bir saat içinde aceleyle açıklayan iktidar dört aydır sistemli bir şekilde devam eden roket atışlarının ne nedenini ne de failini bir türlü açıklayabiliyor. Fakat bol bol misliyle karşılık verildiğine dair nutuk atılıyor.
Oysa fail de neden de çok açık ortada! IŞİD, Mare-Cerablus hattında sıkıştıkça Türk ordusunu Suriye’ye müdahale etmesi için provoke etmeye çalışıyor. Türkiye ise böyle bir adımı atamayacağı için yeniden “güvenli bölge” söylemini tekrarlayıp duruyor. Ankara’nın elinden “fırtına obüsleri” ile tatbikat yapmaktan başka bir şey gelmiyor.
Aslında elinden başka bir şey daha geliyor, ancak onun imkânları gittikçe daralıyor.
Rusya’nın BM Cenevre Ofisi Daimi Temsilcisi Aleksey Borodavkin’in “Suriye’ye Türkiye sınırından silah, teçhizat ve mühimmat ile El Nusra ve IŞİD militanlarının geçtiğinin farkındayız. Bu nedenle Türkiye-Suriye sınırının güvenilir bir biçimde kapatılması öncelikli görevlerimizden biri” şeklindeki açıklaması Ankara’nın başka ne yaptığını ve Rusya’nın neye hazırlandığını anlatıyor.
Bu konuda Putin ve Obama telefonla görüştü. Ayrıca Obama kısa bir Avrupa turu yaptı. Aynı zamanda Amerika’nın Suriye’ye, Rojava bölgesine 250 asker yollayacağı açıklaması yapıldı.
Suriye’deki duruma yeni bir yön vermek için hazırlıkların yapıldığı biliniyor. Üç alanda: Rakka, Musul ve Mare-Cerablus hattında önümüzdeki aylarda savaşın yeni bir hız kazanacağı açıktır. Şu anda bu alanlar neredeyse bölgedeki bütün savaş geriliminin odak noktası haline gelmektedir. Bütün bunlar biliniyor. Elbette bu yeniden düzenlemenin sonuçlarını bugünden kestirmek imkânsızdır. Ancak bunun Türkiye’ye yan etkilerini öngörmek fazla zor değildir.
Bölgedeki güçler, savaş oyunun bu aşamasında saflarını yeterince ortaya koydular. Rusya, ABD, Esad yönetimi ve İran durumun böyle sürdürülemeyeceğini görüyorlar. Bunun için IŞİD’in geriletilmesi gerekiyor. Bu konuda güçlerin niyet ve tavırlarındaki farklılıklar bellidir. Ancak Suudi-Türkiye ittifakının kapasitesi ve niyeti (entrikaları) hala bulanıktır. İki büyük güce rağmen sahada oyun kapmaya çalışıyorlar. Bilinmezleriyle birlikte tablo böyledir.
Fakat Kilis’e düşen roketler başka bir gerçekliğe işaret ediyor ve önümüzdeki günlerde olabilecekler hakkında bazı işaretler vermektedir.
Suriye’deki savaşın yeni bir aşamaya girmesi, pek çok yönü bir yana, esas olarak IŞİD’in geriletilmesi anlamına gelecektir. Bu operasyonun Türkiye içine yansıması kaçınılmazdır. Kilis’e düşen roketler bunun sadece ilk habercileridir. IŞİD için Türkiye, büyük bir geri cephe, lojistik beslenme sahasıdır. Saatin tik takları hızlanıyor. Savaştaki yön değişimi yaklaştıkça IŞİD’in Türkiye içindeki operasyonları artacaktır.
IŞİD halifesi, Türkiye’yi Suriye’ye çağırıyor, ancak Ankara çaresiz…
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]