Karanlığı Yarmak İçin Israr
M. Sinan MERT
15 Haziran 2010
Siyasette ısrar sonuç almanın ön şartıdır. Hele de işlerin sol ve işçiler için istediğimiz oranda moral verici gelişmelerle yüklü olmadığı dönemlerde bu tamamen böyle. Ne yaparsak yapalım iğneyle kuyu kazma durumundan çıkamıyoruz. Düzenin solcuları için bu işler biraz daha kolay. Akıntıya kendini bırakarak siyaset yapanlar yaptıklarının sonucunu çok daha rahatlıkla alabiliyorlar. Örneğin şu dönemde öyle veya böyle Kürt hareketine atıp tutarak siyaset yapanlar çevrelerinden daha rahat onay alabilirler. Milliyetçiliğin ulusalcılık rengine bürünerek arzı endam eyleyenler de kendilerine daha rahat alan açıldığını hissedebilirler. Toplumun temel meselelerini es geçip ya da buralarda büyük oranda düzenin temel doğrularına ters düşmeden siyaset yapanlar kendilerine yönelik ilginin fazlalığından umutlanabilirler. TKP tarzı bir acayipliğin iltifat görmesinden etkilenenler, bu yöne meyletmenin yollarını arayabilirler. Fakat bu arayışların kelimenin en açık anlamıyla oportünizm olduğunu, kendini kandırmayı en iyi becerenler bile günde herhalde en az bir kere itiraf ediyorlardır kendilerine sanırım.
Oysa bugün başarılması gereken akıntıya karşı kürek çekmek. Akıntıya karşı kürek çektiğinizde zaman zaman tüm uğraşlarınıza rağmen gerileyebilirsiniz. Çünkü karşınıza aldığınız güçler gerçek, sosyal tabanı olan iktidar odaklarıdır. Bunları geriletebilmek çoğu durumda mümkün değildir. Yaşananlar her geçen gün karşınızdaki güçleri daha da büyütür. Gerilemeniz zaman zaman ciddi bir ivme kazanabilir. Böylesi bir momentte ne yapacaksınız? Geçmişteki faaliyetlerine saygı duyduğumuz fakat bugün yerlerde sürünen birçok hareket ve kişi böylesi basınçlar altındaki esneme girişimleri sonucunda yaşanan kırılmalarla son noktalarına kadar savrulabilmişlerdir. Kimse çok kötü insanlar oldukları için, korkak olduklarından dolayı böylesi geri tepmeler yaşamıyor. Bu savruluşları yaratan olağanüstü güçlü dinamikler mevcuttur.
Şu an içinden geçtiğimiz büyük altüst oluş evresinde başarının kriteri doğrularında ısrardır. Kitleselleşmek, örgütlenmek ile ilgili performans muhakkak ki faaliyetin ne yöne yürüdüğü ile ilgili önemli veriler sunar. Fakat taşların çok ciddi oranda yerinden oynadığı dönemlerde kitlelerle buluşabilmenin yolu büyük oranda kitlelerin geri bilincine teslim olmayı gerektirir hale gelebilir. Bugün toplumun düzen güçleri ekseninde bu kadar saflaştığı ve bizlerden de bu saflaşmada rol almamızı öncelikle beklediği, Kürt sorunun iyi veya kötü bir çözüme ulaşmadan büyük acılar üreterek son yokuşunu tırmanışa geçtiği bir momentte işimiz iyice zorlaşmıştır.
1914’te 2. Enternasyonel’in milliyetçi ablukanın altında yıkıldığı dönemde Bolşevikler kendilerine “emperyalist savaşa karşı iç savaş” şiarını benimsediler. Bolşevik militanlar bu tercihlerinden dolayı önemli bir izolasyon yaşadılar yıllar boyunca. Hatta kimi ajitatörler hitap ettikleri işçi topluluklarının fiziki müdahalesine maruz kaldılar. Fakat 1917’de Bolşevikleri hızla öne çıkartan en önemli tutumlarından biri de bu tutumları oldu. Savaşın gerçek yüzünü gören ve tahammülleri kalmayan köylü askerler Bolşevikleri desteklemeye başladı.
İşte şimdi de öyle bir andayız. Kürtler bizim kardeşimiz, zenginlerse düşmanımız- Kürt zenginlerini şimdilik Kürt kardeşlerimizin insafına bırakabiliriz- AKP’den de nefret ediyoruz CHP’den de. Askere de Fethullah’a da aynı soğukluktayız. Yani gördüğünüz gibi bu dünyada yatacak bir metrekare yerimiz yok. Tam bir lanetlilik hali.
Buradan çıkabilmek aklımıza ve deliliğimize, sabrımıza ve tahammülsüzlüğümüze, yalnızlığımıza ve isyanımıza sığınmaktan başka yapabileceğimiz birşey yok. Sınıfın kılcal damarlarına sızabilmek için ısrar. Kürtlere destek olabilmek için ısrar. 3. Cephe için ısrar. Zenginliğe öfkeyi büyütmek için ısrar. Devrimci bir yenilenme için ısrar. Daha katılımcı, insanı daha fazla kale alan, özgürlükçü bir sosyalizm için ısrar. Kısa vadede kaybetsek bile, zafere doğru yürümek için ısrar.
İnsanlığımızda, kardeşliğimizde, direnişimizde ısrar.
Selametle .