Brüksel’de iki terör saldırısı yaşandıktan sonra havaalanı ve metrodaki korku ve dehşet fotoğraflarını gördük. Madrid, geçen yıl Paris ve geçenlerde İstanbul’da yaşananlardan farkı yoktur. Günlerce basında sık sık karşımıza çıkacaklar.
İkinci fotoğraf ise öyle bir gösterildi şimdi tekrar arasak bulur muyuz bilmiyorum. Fotoğraf Yunanistan-Makedonya sınırında çekilmiş. Avrupa’ya geçmek için bekleyen 50 bine yakın insanların arasında yaşanan bir olay. Bir kaç delikanlı kendilerini ateşe vermişler, yakıyorlar. Günlerce Türkiye’de ağır koşullarda çalışıp insan kaçakçısına para biriktirmişler. Sonra ölümle burun buruna soğuk sulardan Yunanistana varmışlar. Sonra yürüye yürüye kış kıyamet, yağmur, çamur Mekadonya sınırına gelmişler. Aç açık, soğuk ve çaresiz. Kapılar kapalı. Kendini ateşe vermekten başka çıkar yol görmüyorlar. Üstlerine benzin döküp ateşe vermekten başka çare görmüyorlar. Etraflarındakiler de battaniye ile sarmaya çalışıyorlar. Ölmekten kurtaracaklar. Etraflarında da binlerce sınırda çaresiz bekleyen soğuktan sıkı sıkı giyinmiş çoluk çocuk; genç yaşlı insanların gözünde de Brüksel’de aynı terörü yaşayanların korkulu çaresizliği görünüyor.
Birinci fotoğraf Ortadoğu terörüne karşı suçsuz denebilecek insanları beraberinde ölüme götüren bir intikam saldırısı. İkincisi ise kendi kendini yakmaktan başka çare göremeyen göçmenler. Ölümlerden ölüm beğen! İster Ortadoğu’da savaşın acımasızlığı, istersen Avrupa’nın insanlıktan çıkmış davranışı. İntikam mı? O zaman İstanbul, Paris, Brüksel, yakında da Almanya.
Akıllara gelen ve sorulan soru şu: “Terör olaylarının olacağı istihbaratı ellerinde miydi?” Failler açıklandı. İkisi de Fas – Fransız vatandaşı kardeşler. İkisinin de Suriye’ye gittiği ve sonra Avrupa’ya döndükleri biliniyor. Büyük bir olasılıkla Şam’da 2011 Aralık ve ardından Mayıs 2012, 44 ölü 166 yaralıdan, Şubat 2013’te 80 ölü 250 yaralıdan sorumlu canlı bombaların arkadaşıydılar. Sonra da Abdülhamit Abaaoud, Kasım ayında Paris bombalamasına katıldı. Orada da yüzün üstünde insan ölmüştü. Bu kez Brüksel’de kardeşi ile 8 dakika arayla intihar etti. İkisi de polis tarafından biliniyor, birçok kereler tutuklanmışlardı. İkisi de polis tarafından tanınan ve büyük bir olasılıkla izlenen teröristlerdi. İşte buradan kalkarak basın şimdi şu soruyu hem soruyor hem de üstüne örtmeye çalışıyor: “Brüksel saldırısından polisin haberi var mıydı?” Eğer yok idiyse ki buna inanmak doğru olsa gerektir o zaman Brüksel polis ve istihbaratının büyük bir eksikliği vardır. Bazı sol basın ise polisin buna bilerek izin verdiği doğrultusunda. Çünkü egemen güçler terör olaylarını kendi amaçları için kullanmak istiyorlar.
Amaçları Suriye ve Ortadoğu’dan gelen göçmenleri geri çevirebilmektir. Bölgeyi denetimleri altına almak için saldırdıkça daha çok göçmenin sınırlarını zorlayacağını biliyorlar. Gelenlerin savaştan kaçtığını ve savaşların arkasında da kendi egemenleri olduğunu Avrupa halklarından görenler artıyor. Ama aynı zamanda kendi sosyal dokularını bozabileceğini, işsiz kalacağını düşünenler de var. Göçmenler gelmesin istiyorlar. Bu terör olayları anti-göçmen kampanyasının güçlenmesine hizmet ediyor.
İkincisi ve daha önemlisi de egemen güçler, aynı 2001’de ikiz kulelerin saldırıya uğramasından sonra ABD’nin özgürlük yasalarını askıya alması gibi, Avrupa da aynı şeyi yapmak istiyor. ABD bu nedenle iç güvenlik bütçesini 80 milyar dolar arttırdı. Avrupa ne zamandır askeri harcamaları arttırmada çekingen davranıyor. Ama artık zorlanmasına gerek yoktur. Terör iyi bir gerekçedir. Bilindiği gibi tüm Avrupa’da kemer sıkmalara karşı halklar sık sık sokaklara dökülüyorlar. Buna karşı hem özgürlükleri askıya almak gerek hem de harcamaları arttırmak gerektir. Terör bahanesi ile alınacak silahlar kendi halklarına karşı da kullanılacaktır. Yasalar değiştirilecek, özgürlükler azalacaktır.
Küreselleşme kapitalizmin sınırlarını tüm dünyaya yaydı. Artık ulusal sınırlar yok gibi olduğundan kapitalizme karşı savaşta sınıflar savaşı olgusu da ulusal sınırlardan çıktı tüm yeryüzü sınırlarına yayıldı. Sıra Avrupa halklarının daha çok kemer sıkmalarına geliyor. Sınıf savaşı giderek yükseliyor ve bu nedenle de ona hazırlanmak gerekir. Bize göre terör olaylarının perde arkasında da bu savaşa hazırlanmak yatıyor.
Halklar buna inanıyor mu pek belli değildir. Ancak geleceğe umutla bakmıyorlar. Yani geleceğine umutla bakmayan insanlar 3. Dünya ülkesi insanlarıydı. O nedenle Tunus’ta genç işportacı kendini yakmıştı ve sonra da bu kıvılcım Arap Baharı’nı başlatmıştı. Ama Batı ceza olarak sanki tüm Ortadoğu’yu ateşe verdi. Bu ateş şimdi göçmenler ile Avrupa sınırlarına dayandı.
[button link=”http://www.sodap.org/ayse-tansever-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]