Günay Yıkama İşçileri Hak Almak İçin Yine Sokaktaydı
Yaklaşık bir yıldır ücretlerini alamayan Günay Yıkama (Zirve Tekstil) işçileri, 30 Ekim Perşembe günü Güneşli Sanayi Mahallesi’ndeki işyeri önünde yine eylemdeydi. Yaklaşık 200.000 YTL tutarındaki ücret alacaklarını ve diğer haklarını almak isteyen işçiler, Günay Yıkama firmasının devamı olan, ancak şu anda patronun yakını olan başka kişilerin üstüne kayıtlı bulunan firma önünde bir araya gelerek yarım saat boyunca attıkları sloganlarla patronu hesap vermeye çağırdı. “Sigorta-Güvence-Maaş Haklarımızı İstiyoruz! BATİS (Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası)” yazılı pankartın taşındığı eylemde, “Patron Aşağı Hesap Vermeye”, “İşçiyiz, Haklıyız, Haydar Ağaya Karşıyız”, ”Maaş Hakkımız, Söke Söke Alırız!” “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek” “İş, Ekmek, Adalet”, “İnsanca Yaşamak İstiyoruz”, “İnsanca Çalışmak İstiyoruz” sloganları atıldı.
Eylemde işçiler adına basın açıklamasını Hamdullah Beşeren adlı işçi yaptı. Beşeren açıklamasında, 2008 yılının Şubat ayından bu yana maaşlarının verilmediğini, tüm başvurularına rağmen inceleme yapmayan, kayıtsızlığın, güvencesizliğin önünü almayan yetkililere seslerini duyurmak için bir kez daha eylem yaptıklarını belirtti.
Beşeren açıklamasına şöyle devam etti:
“Günay Yıkama patronları haklarımızı gasp ediyor, maaşlarımızı ödemiyor, suç duyurusunda bulunuyoruz. İnsanca çalışmak, insanca yaşamak istiyoruz. Soruyoruz; işçiler köle midir?
İşyerlerinde çalışma koşulları gerekli denetimden geçirilmediği için, kayıtsız güvencesiz çalışmaya göz yumulduğu için, iş güvenliği hiçe sayıldığı için, bu ülkede işçiler bile bile ölüme gönderiliyor. Açlığa mahkûm ediliyor. Dilencileştirilmeye çalışılıyor. İş güvenliği hiçe sayıldığı için para hırsı ve vurdumduymazlık nedeniyle 5000 kot taşlama (kum rodeo) işçisinin genç yaşlarda ölümü beklediğini biliyoruz. Şu anda aramızda olan Ferhat Abay da Silikosiz şüphesi ile doktora başvurdu. Arkadaşımız Günay Yıkamada 3 yıl boyunca sağlıksız koşullarda kumlama yaptı. İlk muayenede hastalığın belirtileri görüldü. Kesin teşhis için tomografi çekilmesini bekliyoruz. Eğer arkadaşımızda bu hastalık çıkarsa bunun hesabını kim verecek?
Bizler kot yıkama işçileri olarak sağlıksız koşullarda güvencesiz çalışmaktayız. Üstüne üstlük aylardır maaşlarımızı alamıyoruz. Maaşımızı almak için patrona başvurduğumuzda ise ilk başta vaatlerle oyalandık. Daha sonra ise tehdit ve hakarete uğradık. ‘Bizde kimsenin bir kuruşu kalmaz’ diyen patron, işçilerin toplam 200 bin YTL maaş alacağını bir gün vereceğini söylüyor. İşçilere 50-100 YTL dağıtarak sürekli ileri tarihlere gün veriyor. Gerekçe olarak ise ekonomik kriz gösteriliyor. Madem ki kriz vardır, nasıl oluyor da üretim sürebiliyor. Madem ki kriz vardır, nasıl oluyor da patronun malı, mülkü, zenginliği azalmıyor. Madem ki kriz vardır, patronumuz nasıl oluyor da korumalarla, ciplerle gezebiliyor.
Krizin bedeli biz kot yıkama işçilerine ödetiliyor. Bizler sürekli olarak gece, gündüz demeden çalışıyoruz, zorunlu mesailerde sabahlamalara kalıyoruz. Çalışma yaşamımızın insanlık dışılığı yetmiyormuş gibi, ücretlerimiz de ödenmemeye başladı. Şubat 2008’den bu yana ücretlerimizi alamamaktayız. Bizler işlerin kötü gittiğine de inanmıyoruz. Kriz palavralarına da inanmıyoruz. Kriz neden hep işçileri buluyor. Kriz varsa da bunun sorumlusu biz işçiler değiliz. Kaldı ki, patronumuz 16 yıldır kendi mülkü olan 1000 m² işyerinde değişik isimler üzerine açtığı işyerlerinde üretime devam etmektedir. İşyeri kapatılıyor gibi yapılıp akrabalar, tanıdıklar üzerine yeni işyerleri açılıyor. Maliye, SSK göz göre göre kandırılıyor. Eğer sorulursa bütün işçiler gerçekte kimin patron olduğunu bilmektedirler. Bizim bildiğimizi, maliyeye, sigortaya bildirdiğimiz halde devlet neden bilemiyor? Biz eve ekmek götürmek için insanlık dışı şartlarda da olsa çalışmaya razı oluyoruz. Ne yapalım? Hırsız mı olalım? Katil mi olalım? Hortumcu, talancı mı olalım? Yoksa mafya mı olalım? SSK’ya, maliyeye durumumuzu bildirdik. Ama hiçbir sonuç alamadık. Biz insanca çalışmak, insanca yaşamak istiyoruz. Biz de Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası’na başvurup, GÜNAY YIKAMA ve onun adı altında çalışan bütün firmaları mahkemeye vererek yasal işlemlerimizi başlattık. Bizler tekstil işçilerinin örgütü olan BATİS ile birlikte bu sürecin takipçisi olacağız.
Yaşasın Sınıf Dayanışması!
Yaşasın Örgütlü Gücümüz!
İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!”