GM Grevi ve Sonrası
Mehmet AKYOL
02.10.2007
Eylül ayı sonunda yeni bir toplu iş sözleşmesi için süresiz greve başlayan 73.000 GM işçisi ikinci günde Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) ile işveren arasında bir anlaşmaya varılması ile tekrar çalışmaya başladılar. Varılan anlaşmanın ayrıntıları ortaya çıkmaya başlayınca gerek işçiler arasında gerekse de kamuoyunda yeni tartışmalar başladı.
Gazetelerin ekonomi sayfaları, bu anlaşma ile GM şirketinin, işyerinin hastalık kasasının sendikaya devri ile 50 milyarın üstünde bir ‘borçtan’ kurtulduğuna dikkat çekerek, anlaşmanın duyulması ile GM hisse senetlerinin borsada bir anda değer kazanmaya başladığını yazmaya başladılar. Oysa sendika tarafından yapılan ilk açıklamada, bu konuda işyeri ile grev öncesi bir anlaşma zemini bulunduğu, greve neden olan konunun ise işyeri garantisi olduğu belirtildi. GM grevinin ve varılan anlaşmanın önemi, bu işyeri ile de sınırlı değil, ABD’nin diğer iki büyük otomobil üreticisi Ford ve Chrysler işyerlerinde çalışan 100.000 işçi için yapılması gereken toplu iş sözleşmesi bu anlaşmadan doğrudan etkilenecek, daha doğrusu bu anlaşma onlar için bir örnek teşkil edecek. Anlaşmanın Kapsamı Grev öncesi, işyerine ait hastalık sigortası konusunda varılan anlaşma esas olarak sendikal hareket açısından yeni bir durum değil. Hatta geleneksel olarak hastalık ve emeklilik kasalarının sendikaların yönetiminde olması ABD açısından doğal bir olay. Özellikle emekli maaşlarını ödeyen emekli kasalarının büyük bir çoğunluğu sendikaların kontrolünde. Bu anlamda bazı ‘keskin zekâların’ yaptığı, ‘UAW bir sendika olmaktan çıkıp bir sigorta şirketi oluyor’ (Financial Time) tespitinin pek bir anlamı yok. 1960’lı yıllarda yapılan bir toplu iş sözleşmesi ile GM işyerinde çalışan ve emekli olanlar için, işyeri bünyesinde bir hastalık sigortası kurulmuştu. Bu sigorta bugün yaklaşık 340.000 emekli ve yakınlarının sağlık giderlerini karşılamakta ve toplam olarak 50 milyar dolarlık sorumluğunun bulunduğu tahmin edilmekte. GM işyerinin bilânçoları bu anlamda sürekli baskı altında ve borsada değer kaybetmekte. GM işyeri bu sorumluluktan kurtulmak için bu sigortayı sendikaya devretmek istemekteydi. UAW buna prensip olarak kabul etti, ancak devir şartları konusunda, grev öncesi tam bir anlaşma sağlanamadı. Grev sonucu varılan anlaşmaya göre, sendika yönetiminde kurulacak yeni bir sağlık sigortasına GM işyeri öncelikle 29,9 Milyar ödeyecek. Ayrıca gelecek 20 yıl içinde, bu kasanın giderlerini karşılayamayacak duruma düşmesi halinde 7 Milyar daha ödeme yapmayı taahhüt etmekte. Hemen görülebileceği gibi bu sigortanın sorumluluğu sendikaya önemli miktarda maddi yüke neden olacak. Ancak UAW başkanı Ron Gettelfinger, mevcut durumla bu sigortanın 80 yıllık giderlerinin karşılanabileceğini söylüyor. Ne kadar haklı olduğu önümüzdeki dönem görülecek. Ücret Trajedisi Grevlerle varılan anlaşmanın en önemli kazancı kuşkusuz, GM işyerinin şu an 80 işyerinde çalışan bütün işçilere iş garantisi sağlaması. Ama bu garantinin ölçüsü tam olarak bilinmiyor. GM’nin, bir yandan işgücü maliyetinin yüksek olduğu gerekçesi ile üretimi ABD dışına aktarmaya devam etmeyi planlarken, bir yandan böyle bir garanti vermesi birbiri ile çelişmekte. Ancak 1978 yılından bu yana otomobil işkolunda çalışanların sayısının yaklaşık 600.000 kişi azalmış olması, bu tür garantinin çalışanlar açısından önemini ortaya koymakta. Ücretler konusunda ise anlaşmada hayli düşündürücü maddeler yer almakta. Öncelikle 4 yıllık sözleşme döneminde, saat ücretleri 28.12 dolardan, 28.85 e çıkacak. Buna ek olarak yılda bir seferlik ikramiye ödemeleri yapılacak. Bu maddeler iş garantisi karşılığında sendikaların klasik olarak ücret artışlarından vazgeçmelerine tipik bir örnek. Ayrıca yapılan anlaşma ücret konusunda ikili bir ücret sistemini öngörmekte. Buna göre şu an işyerinde çalışanların ücretleri garanti altına alınırken, yeni işe başlayacak olan ve doğrudan üretimde olamayan çalışanlar için bir ücret garantisinden vazgeçilmekte. Bir grev sonucu bir sendikanın bu tür bir anlaşmaya imza atması kuşkusuz kolay yutulur bir lokma olamaz. GM işyerinin anlaşma sonrası yaptığı açıklamada, yapılan anlaşmayla işgücü maliyetini %25’ e varan oranlarda azaltma imkânına kavuştuklarını söylemesi önümüzdeki süreçte yaşanacaklar için yeterince ipucu vermekte. İşten ayrılan veya erken emekli olmaya teşvik edilen işçilerin yerine önümüzdeki dönemde, asgari ücret garantisi olamayan işçiler alınacak… Elbette daha düşük ücretle… Grev sonrası Bütün bunlara rağmen bu grevler, bizzat ABD içinde düzene karşı hoşnutsuzluğun kitlesel grevleri gündeme getirdiğini ilan etmiş oldu. Her şeyden önce UAW sendikasının, 1970 yılından bu yana ilk defa GM işyerlerinin tümünde aynı anda greve gitmesi ve grev kırıcılarına hiç bir şans tanımaması, günümüz dünyasında hala grevin ne kadar önemli ve yapılabilir olduğunu göstermekte. ‘Elveda Proletarya’ diyen A. Gorz, grevler başlamadan bir hafta önce intihar etmeseydi, acaba elvedasından vazgeçer miydi, bilinmez. 1930’lu yıllarda keskin sınıf mücadelesi şartlarında kurulan UAW uzun bir süre sınıf çizgisini kaybetmemiş, ABD sendikaları içinde en ilerici olma özelliğini koruyabilmişti. Bir yanı ile ABD’nin ‘gangster sendikacılığı’ ayağını oluştururken, bir yanı ile siyahî ve göçmen işçilerin yanında yer alarak çelişkili bir çizgide duran UAW, diğer sendikalar gibi son 30 yılda önemli ölçüde üye kaybına uğramıştı. Bu anlamda varılan anlaşmanın ne kadar çalışanların lehine olduğu tartışılabilir. Hele bu anlaşmanın işkolundaki diğer anlaşmaları önemli ölçüde etkileyecek olması, bu tartışmaları zorunlu hale getirmektedir. İlk bakışta bu grevin sendikal hareket açısından önemli bir sonuç doğurmayacağı da söylenebilir. Ama, ABD sendikal hareketinin iki yıl önce bölünmesi ardından yaşanan bu kitlesel grev, ‘geleneksel’ çizgide kalan UAW gibi sendikalarda önemli değişikliklere kapı açacaktır. Üstelik bu değişimin, geleneksel çizgiden kopup modernizme sapan ‘Change to Win’ çizgisinden daha da ilerilere gitmesi beklenmelidir. Ve Chrysler Grevi GM ile sendika arasında varılan anlaşmanın işçilerin onayına sunulmasından hemen önce ise UAW ikinci büyük otomobil üreticisi Chrysler’da greve başladı. 24 ayrı işyerinde 49.000 işçinin katıldığı grev ise bu sefer 6 saat sürdü, grevin başlaması ile aynı saatlerde işverenle başlayan görüşmeler oldukça kısa sürdü ve GM anlaşmasının benzeri bu işyeri için de yapıldı. Grevin bu kadar kısa sürmesi, sendikaya yönelik eleştirilerin yoğunlaşmasına sebep olurken UAW, 4 yıllığına varılan bu anlaşmanın özellikle iş garantisi açısından önemine vurgu yaptı. İşveren tarafı ise, GM’de olduğu gibi işyerinin hastalık ve emeklilik sigortalarının sendikaya devredilmesi ile yıllık yaklaşık 300 Milyon dolar tasarrufta bulunmayı hedeflediğini açıklamıştı. Geçtiğimiz yıllarda milyarları bulan yıllık zararla zor durumda kalan, bu nedenle Alman Daimler Benz firması ile birleşen Chrysler için masrafların azaltılması oldukça önemli. Nitekim bu durum karşısında kısa bir süre sonra Daimler Benz, hisselerini Cerberus Capital Managment adlı bir yatırım firmasına satarak bu birlikteliğe kısa bir süre önce son vermişti. Anlaşmanın işçilerin oyuna sunulmasından hemen önce basına sızan bir haber çalışanlar arasında önemli bir tepkiye neden oldu. Wall Street Journal gazetesi, Chrysler yönetiminin kasım ayı başında, çalışanları erken emekliliği teşvik etmek için yeni bir plan hazırladığını kamuoyuna duyurdu. Bu habere göre Chrysler yönetimi, ilk elden 62 yaşını aşmış ve en az 10 yıldır işyerinde çalışan işçileri erken emekli etmek için ek bir teşvik primi getirerek 1000 civarında işçiyi erken emekli etmeye ve onların yerine anlaşma çerçevesinde daha düşük ücretle işçi almaya hazırlanıyor. Bu yılın başında işyeri yönetimi, 2 bini ABD’den olmak üzere toplam 13 bin işçiye çıkış vereceğini açıklamış. Sendika buna karşı, ABD’de çalışanların sayısının azaltılmasını kabul etmeyeceğini bildirmişti. Yukarıdaki haberde görüldüğü kadarı ile sendika bu talebini kısmen de olsa gerçekleştirmiş oluyor. ABD’de Otomobil üretimi kavgası ABD’de üretilen yaklaşık 16 milyon otomobilden üçte ikisini üreten GM, Chrysler ve Ford, bunun önemli bir bölümünü de ihraç etmekte. Chrysler geçen yıla nazaran bu yıl ABD dışındaki satışlarını arttırmayı başarırken, kendi ülkesinde gerilemeye devam ediyor. Öte yandan, önce ABD’ye Japonya’da ürettiği otomobilleri satmaya başlayan Toyota, Honda gibi firmalar son yıllarda ABD içinde kurdukları işletmelerle bu pazar için üretim yapmaya başladılar. Buna geçen yıl Hyundai gibi Güney Koreli firmalar da katıldı. Bu işyerlerinde henüz sendikal örgütlenme başarılamadığı için toplu iş sözleşmesi ve buna bağlı olarak bağlayıcı asgari ücret, avantajlı sağlık ve emeklilik sigortaları olmuyor. Dolayısıyla, bu firmalar ABD içindeki üretimlerinde düşük işçi maliyeti ile üretim yapıyorlar. En son ABD’de patlayan Mortgage krizi, otomobil satışlarını da etkiledi ve bu yıl içinde ABD’de satılan otomobillerin sayısında hatırı sayılır oranda bir düşme bekleniyor. Bir yandan üretim maliyeti meselesi diğer yandan otomobil satışlarının düşmeye başlaması, sektörde önümüzdeki dönemde radikal değişimleri gündeme getirecek gibi görünüyor. Tam da böylesi dönemde toplu iş sözleşmelerinin gündeme gelmesi ve UAW sendikasının grevlerle çalışma güvenliği konusunda bazı haklar elde etmesi önemli bir gelişme. Ancak bu durum gerek Avrupa’da gerekse de ABD’de sendikal hareketin çalışma güvenliğini öne çıkarması karşılığı verdikleri tavizleri de tartışma konusu yapmakta. Üretimin küreselleşmesine karşın ulusal düzeyde çalışma alanlarının korunması için sermayeye verilen tavizler, öncelikle uzun süreli bir etki yaratmamakta ama öte yandan tam da sermayenin istediği gibi üretim maliyetini düşürmede önemli bir rol oynamakta. Genel olarak bu çerçevede yürütülen sendikal tartışmalar, en son ABD de gündeme gelen grevlerle bir kez daha tartışmaya açılmak zorundadır.