Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor.
En güzel dünyaları
yaktık ellerimizle
ve gözümüzde kaybettik ağlamayı:
bizi bir parça hazin ve dimdik bırakıp
gözyaşlarımız gittiler
ve bundan dolayı
biz unuttuk bağışlamayı…
Varılacak yere
kan içinde varılacaktır.
Ve zafer
artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
tırnakla sökülüp
koparılacaktır…
Basına ve Kamuoyuna
14 yıl sonra şehitlerimizi anmak için yine bir aradayız. Yine Gazi’deyiz. Yine 1 Mayıs’tayız. Coşkumuzla, öfkemizle, kinimizle…
Unutmanın teslimiyet olduğu bilinciyle buradayız!
Unutmanın ihanet olduğu biliciyle buradayız!
Unutmadığımız için, unutturmayacağımız için buradayız!
Katillerden hesap soracağımızı, onların kâbusu olacağımızı haykırmak için buradayız!
Yoksul halkımıza kurşun yağdıranlar kim? Kim, o eli kanlı katiller?
Olaylardan sonra mızrak çuvala sığmayıp halka doğrultulmuş namlular objektiflere yakalanınca göstermelik bir şekilde yargılanan ve sonra salıverilen birkaç tetikçi polis mi? Evet, o görüntüler bugün gibi hafızamızda. Ve o sefil, işkenceci katil sürüsüne öfkemiz de sonsuz. Fakat onlar, o faşist namluları yoksul halkımıza doğrultanlar, bu oyunun basit figüranları. Bizim asıl derdimiz bu oyunun senaryosunu yazanlarla ve oyunu sahneye koyanlarla.
Cennet ve cehennem bu dünyada. Ve bir avuç azınlık cennette yaşarken, bu dünyanın, bu ülkenin yoksul halkları cehennem hayatına mahkûm ediliyor. Kapitalizm denen kölelik ve talan sistemi hayatlarımızı, dünyayı mahvediyor. Yeryüzündeki nimetler herkese yetecekken, her gün sayısız insan açlıktan, kıtlıktan, salgın hastalıklardan kırılıyor. İşsizlik, yoksulluk, sefalet, açlık ve ölüm yoksul hayatlarımızda kol geziyor, yakamızı bırakmıyor. İşten kahrolası kapitalizmin dünyası bu.
Neden Gazi ve neden 1 Mayıs? Neden Tokat, Çorum, Maraş, Sivas? Ve neden Dersim, Şırnak, Botan?
Cehennem hayatına karşı direniş filizlerinin yeşerdiği yerlerdir saydıklarımız. Kapitalizme isyanın. Köleliğe, tutsaklığa, zulme isyanın. Eşitliğe, adalete, özgürlüğe sevdanın, umudun filizlerinin yeşerdiği yerlerdir saydıklarımız. Yeşeren bu filizler, onlara sonlarını hatırlatır. Korkuları, hınçları bundandır. Ve daha büyümeden, dört bir yana yayılmadan ezilmelidir bu filizler. Ezilmelidir ki, sürsün bu haramilerin saltanatı. Olanca güçle saldırılmalıdır. Ve tüm yoksullara, ezilenlere bu vahşet ders olmalıdır. İşte bu yüzden Gazi, bu yüzden 1 Mayıs. Bu yüzden Tokat, Çorum, Maraş, Sivas. Nasıl ki isyana kesilen her gün bizim bayramımızdır, cansız düşen, vurulan, kırılan her yoksul beden de onların bayramıdır.
Gazi’ye, 1 Mayıs’a, yoksul halklarımıza saldıranlar kim?
Halklarımızın katili kapitalizmdir. Halklarımızın katili devlettir. Halklarımızın katili, AKP’siyle, MHP’siyle, CHP’siyle kapitalizmin partilerinin cümlesidir. Halklarımızın katili, kapitalizmin bekçisi ordudur, polistir. Halklarımızın katili Koçlardır, Sabancılardır, doymak bilmeyen zenginler sınıfıdır. Çanak yalayıcı, kalemi kanlı medya onların emrindedir. Mülkün temeli olan adalet, mahkemeler onların, mülk sahiplerinin emrindedir.
Bir kez daha haykırıyoruz:
“Unutmak ihanettir; unutmadık, unutturmayacağız! Yarınların umudu ve zenginlerin kâbusu direniş filizleri yeşerecek. Ve and olsun ki zulmün hesabı sorulacak. Zulmün hesabını sormak için kapitalizme karşı isyan büyütülecek. Yoksul halklarımızı mahkûm ettikleri cehennemin ateşi kapitalizmi yakacak kül edecek. Direniş kazanacak! Devrim ve Sosyalizm kavgamız zafere yürüyecek! Son gülen mazlum dünya halkları olacak!”
Yaşasın Halklarımızın Zulme Karşı Direnişi!
Gazi ve 1 Mayıs Şehitleri Ölümsüzdür!
Halklarımızın Katili Kapitalizmdir!
Halklarımızın Katili Devlettir!
Kahrolsun Kapitalizm!
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!
Sosyalist Dayanışma Platformu
SODAP