[email protected]
SODAP SODAP SODAP
  • Anasayfa
  • Tarihimiz
    • Dr. Hikmet Kıvılcımlı
  • SODAP
    • Neden SODAP?
    • Program
    • Tüzük
    • Kurumsal Kimlik
    • Arşiv
      • 2021
      • 2020
      • 2019
      • 2018
      • 2017
  • Açıklamalar
  • Yayınlar
    • Sosyalist Dayanışma Dergisi
    • Direniş Dergisi
    • Yol Dergi
  • İletişim
  • Bağış Yap
SODAP'a Katıl
  • Home
  • /
  • Kıvılcımlı
  • /
  • Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Yol Otokritiği, Genel Düşünceler, Sunuş Bölümü

Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Yol Otokritiği, Genel Düşünceler, Sunuş Bölümü

9 Ekim 2015

SUNUŞ

Bu notları neden kaleme alıyorum? Onu açıklamamak, içine girilmek istenen konunun kapısını açmamak, binaya bacadan dalmak gibi olacak. Uzatmamak için, kaleme sarılışın iki nedenini söyleyelim: 1- Genel neden; 2- Özel neden var.

 

1- GENEL NEDEN:

Adeta enternasyonal olan nedendir. 3. Enternasyonal’in bütün dünya şubelerine kendisini dayatan nedendir. Bu nedeni, bugünkü gerçek sosyalizmin, Leninizmin doğarken attığı ve sonuna kadar sıkı sıkıya tutunduğu büyük devrimci ilkesinden alıyoruz. Lenin 1902 Mart sonunda bitirdiği Ne Yapmalı‘sıyla Bolşevizm’in sağlam teorisini kurarken şöyle diyordu:

“Genç hareketimiz, öteki ülkelerin deneyimlerini içine sindirmedikçe verimli olamaz.”

 

Ama o başkalarının denemelerini hazmetmek, “temsil etmek ve içine sindirmek” işinin, yalnızca o deneyimleri tanımak, ezberlemek ve kopya etmek olmadığını da ısrarla anlatıyor ve yazıyordu: “Kendi kendini eleştirmeyi ve denetlemeyi bilmeli.” (Lenin, Ne Yapmalı)

 

Lenin’in “genç” örgütü bu öğüdü beynine çivilediği içindir ki, nesnel koşulların olanaklarından da hız alarak, Avrupa’nın ve 2. Enternasyonal’in iliklerine kadar gerçekten “eski” ve “ihtiyar”, hatta bunak -ve Lenin’in deyimiyle “kocakarı”- örgütlerin geveleye geveleye posa haline sokmak üzere bulundukları devrim doktrinlerine bir daha can verdi. Ve bütün yaşlı dünya partilerinden önce, en büyük devrim dalgasını idmanlı kulaçlarıyla atlayıp geçti, Şimdi Sovyetler köprüsünden sosyalizme koşuyor.

 

Ruhu aynı ülküyle tutuşmuş devrimci varlıklara bundan büyük ders ve bundan daha uyulacak örnek olur mu?

 

Bu alandaki “gençliğimiz” kadar, boşluğumuz da besbelli. Ve bu boşluğun derinliği kadar uçurumlaşmış bir hatanın karşısında, bugün birçok erginleşmemiş ya da mekanikleşmiş, taşlaşmış 9 baş dönüyor. Ve ne dediğini, ne yaptığını bilmezcesine, gittikçe fırtınalaşan yaşam dövüşü içinde devrimciler sınıf yolunu şaşırıyorlarsa, bu şaşkınlığın nedenlerinden başlıcasını, “kendi kendini eleştirmeyi ve denetlemeyi” bilmeyişte bulmak olanaklıdır.

 

Lenin, bir örgütün ne olduğunu anlamak için, hataları karşısında ne tavır aldığına bakın der. Ve her zaman der ki: Bir hatayı görmek ve kavramak, yarı yarıya düzeltmek demektir.

Hata nedir? Ortada

1- “Diğer ülkelerin deneyimlerini hazım ve temsil” etmemek, kanına ve ruhuna sindirmemektir.

2- O deneyimlerden çıkarılmış derslerle “kendi kendini eleştiri ve denetlemeyi” bilmemektir.

 

Bir itiraz gelebilir: Canım, eleştiri ve denetleme “baş”ların yapmadığı bir şey mi sanki?

 

Fakat biz başların -şeflerin anlamına da gelir- “iç”lerinde sinmiş öyle Türkçesi “ne idüğü belirsiz” görüş ve bilgileri kastetmiyoruz.

 

Birincisi, parti meydanında maskesiz dövüşen ve maskeleri amansızca vurup düşüren, diyalektik, disiplinli düşüncelerden söz ediyoruz.

 

İkincisi, yalnız parti “baş”ları arasında geçecek bir kördövüşünü saymıyoruz. Partinin kitlesi önünde ve içinde, hiç olmazsa parti kadrosu çerçevesinde, partiliye, “dövüşüyorum demek

ki varım” dedirtecek türde çarpışmalardan konuşuyoruz.

 

Bu tür çarpışmalara bilimsel tartışma denir. Sosyalistçe bilimsel tartışma nasıl olacak? Lenin diyor ki: Parti içinde devrimci niteliğini ve işçi karakterini kaybetmeyen her bilimsel tartışma, doktrince bir ilerleyiş, bir ilerleme işaretidir. (Lenin, Ne Yapmalı)

 

Demek, Leninci tartışma şu nitelikleri tanıyacak: Partici, devrimci, proleterci… Bu tanımı daha elle tutulur bir duruma

getirmek için şöyle açalım: 1- Parti çerçevesi içinde, 2- Parti disiplinine uygun tartışma kavramını burada uzun boylu açmaya gerek görmüyoruz. Tek sözle, mutlak ve soyut ve tartışma için tartışma değil, partinin pratik ya da teorik ilerleyişi için yapılanlara yararlığı dokunacak ve ancak karara varılıncaya kadar sürecek bir tartışmadır. 3- Gerçek sosyalizm ilkelerinden sapmamış devrimci, 4- Proleterci (yani mücadeleci) ve gene proleterci (yani maddeci), 5- Bilimsel, yani olanların gerçekçi ve dinamik çözümlemesi yapılarak, 6- Birkaç “baş”ın esrar parçalayan dehlizleri içinde kaybolmamış ya da pusu kurmamış, soyut ve mutlak değil, tüm bedenin bütün hücrelerinin her zerresini saran, sarsan, kamçılayan ve canlandıran somut tartışma gerekir… Daha doğrusu bize, göz ve kulakla duyulur, fakat daha çok yazılı biçimde, uygarca, akıcı, sürükleyici, saldırıcı tartışma gerek.

 

Buradaki görülüp tutulma koşulu dostlar içindir. Yoksa elbet tartışmalarımızı düşman görmemelidir. Bunun tersi kimin aklına gelir? Fakat bizde en eksik olan şey, yazıyla düşünce

bildirme biçimidir. Peki, herkes ağız içinde gevelenenden ne anlasın? Dedikodu hangi ilke kazancına kapı açabilir?

Bizde bu yok! Bu yoksa, tam “sosyalist” bir parti de yoktur.

Tabii “yok” sözcüğü ortada hiçbir şey bulunmuyor demek değildir. Bir akım, bir hareket, hatta bir örgüt bulunabilir. Fakat bu hareketin ve örgütün Leninci kavrayışla “parti” olabilmesi çok daha başka şeydir. İleride göreceğiz.

 

Bunu bilmeyen ya da bilip de söylemekten korkan kişi, ya Leninizm’i softaca ezberlemiş bir skolastiktir, medrese kaçkınıdır, ya da oldukça sinsi, oldukça tehlikeli, bir harekette kuyrukçu ya da bozguncudur.

 

Her iki durumda da, her iki kategori anlayış, proletaryanın devrimci keşif kolu için yalnız ağır bir yüktür. O kadarla da kalmaz. Hareketin kangreni ve düşmanıdır. Öylesi hemen ameliyat edilmeye muhtaçtır.

 

Bu yanlış! Sosyalist, yanlış karşısında ne katır inadıyla direnir, ne kocakarı bunaklığıyla yamyassı apışıp kalır.

 

Gerçek sosyalist, yanlışı önünde, o hatayı düzeltinceye kadar çelikten bir yay gibi önce gerilir ve sonra sağlamlaşan ve düzelen taze inancıyla, gerileyişini fersah fersah aşarak, bir hamlede zembereğinden fırlar ve ilerler.

İşte günün gücü! Ve boynumuzun borcu.

“Bireyler için doğru olanı, uygun değişikliklerle siyasete ve partilere de uygulamak mümkündür. Mantıklı olmak yanlışa düşmemekten ibaret değildir. Hatasız insan yoktur ve olamaz. Mantıklı olmak, temel yanlışlara düşmemek ve yanlışları kolayca ve hemen onarmayı bilmektir.” (Lenin, Sol Komünizm…, s.25)

Onun için yaşamı partinin yaşayışıyla hal ve hamur olmuş, saçını orada ağartmış, başını ona adamış bulunan her militan yoldaş, o parti “günah”ının kefaretini böyle açık seçik satırlarla vermeye mecburdur.

Zorunluluğa uydum. Bu gücü ne dereceye kadar başaracağım?

Yalnız, elimden geldiği kadar değil -son Merkez Komitesinin kararına göre- mecbur olduğum dereceye kadar uğraşacağım.

 

2- ÖZEL NEDEN:

Ulusal nedendir. Öz bizim illettir. Determinizmi ortada, en isterik krizleriyle bar bar bağırıyor! Tabii, genel nedenin dünyaya getirdiği ucube eniktir bu.

 

Yukarıda bir uçurumdan, bir uçurumun üstünde dönen başlardan, yolunu şaşırmış dolaşık bacaklardan söz ettik. Kuşkusuz o başların içinde koparılması gerekenler kadar, dönmemesi gerekenler de var. Fakat uçurum öylesine sarp ve derin ki…

 

Kuşku yok, dolaşan bacaklar yalnız başka sınıfların meyhane ve kerhanesinden yeni çıkmış sarhoşların bacakları değildir. Hatta bunların çoğu yolun çetinliğine, taşına, dikenine takıldığı

için sapıtıyor ve sendeliyorlar, sapıtmamaları ve sendelememeleri gerek. Bununla birlikte, yol öylesine karanlık ve çorak ki…

 

Savaş alanına geç gelmiş bir ordu, bir sınıf. Bu yeni sınıfın henüz strateji ve taktik planlarını çizmiş taze bir keşif kolu (öncü parti). Düzenli, planlı, tutkun bir meydan savaşı yerine, hâlâ gelişigüzel çete çarpışmaları oluyor. İşte manzara bu.

 

Çete savaşı bilinir. Biraz gönüllü savaşmasıdır. Gönüllü demek; hani ya, canı istemiş de gelmiş demek gibi bir şeydir. Öyleyse, canı istedi mi, geldiği gibi gider de.

 

Gönüllüler içinde savaşın sapılmaz hedefine yaşamsal bir zorunlulukla candan itilmeyenler, herhangi bir ikinci derece hoşnutsuzluktan kopup takılmışlardır. Ya da Lenin’in Almanca’dan aktardığı sözcükle mitlaufer (birlikte yürüyüş ve yol arkadaşı): Bizimle ancak bir konağa kadar gidebilecek ve ondan sonra bizden kendi yolunca ayrılacak yolcular sanıldığından daha çoktur…

 

Bu gibileri uzun ve acı tatlı deneyimlerle anladığımıza göre: Onlar yola çıkarken bizden ve herkesten daha kıyak nara atarlar ve eğer hedefe bir iki gün içinde varılıverirse, bu gibiler yaygaralarının önüne geçilemeyen kişiler oluverirler.

 

Kimden sözettiğimiz anlaşılıyor: Küçükburjuvaziden!

Bir zamanlar işçi sınıfına, hele onun keşif koluna adım uydurmuş olan küçükburjuvazinin ünlü becerisini kanıksamayan bilinçli işçi bilmem kalmış mıdır?

 

Beceri şudur: Bir küçükburjuva -sınıfça ya da asılca küçükburjuva kafası- parlak bir gönüllü çeteci olabilir. Ancak yaylımı geniş bir meydan savaşında kesin sonuca kadar siperini bırakmamaya gelemez. Hele siperini bırakmamaya “zorunlu” edildiğini görmeye hiç dayanamaz. Onun için, savaşçı ordu disiplini altına sokulacağını sezmek ölümdür.

 

Küçükburjuva, yukarıdan gelen bir emirle ve aşağıdan vuran bir zorla değil, aklınca “canı istediği” için işçilerle yan yana gidiyordur. O mübarek canı istemedi mi, dilediği gibi hareketine hiçbir şey engel çıkarmamalıdır.

 

Çete savaşı gelişti de gönüllüler keşif kolu düzeninde bir hizaya getirilmeye başlandı mı, çıngar kopar. Türkçe’deki tiryaki sözüyle: “zor oyunu bozar”. Ancak oyunu bozan aktör, küçükburjuvadır.

 

Küçükburjuvanın kendine göre muazzam bir “namus”u, müthiş bir “özsaygısı” vardır. O hiçbir zaman açıkça ve mertçe “ben şahımı bu kadar severim!” deyip çekilemez. Buraya kadar birlikteydik, artık ben gidemeyeceğim tarzında bir allahaısmarladıkla ayrılamaz.

 

Öyle açık görünüş ve açık yürek onun mistik ve esrarengiz ideolojisine ve psikolojisine karşıt olduğu kadar namusuna ve özsaygısına da pek dokunur.

 

Öyleyse?.. Öyleyse, bütün parti tarihlerinde görülen şu iki kategori eğilim fışkırır:

 

1- Kaçma eğilimi: Parti içinde kırılacak putlar bulunduğunu, ayrıcalıklı otorite zorbalığına karşı koymak gerektiğini, “denetim, eleştiri” ve ilh. özgürlüklerinin kalmadığını söyler durur küçükburjuva. Bulanmak için fırsat kollayan, karışmaya elverişli düşünceleri büsbütün bulandırmak ve karıştırmak… Lenin’in sık sık kullandığı deyimle “konfüzyonizm” (karmakarışıkçılık) olayının iş ve disiplin alanına dökülmesi alır yürür. Bu durum, daha ünlü adı ve sanıyla anarşidir…

 

2- Kaçamak eğilimleri: Küçükburjuva yiğidinin kendine göre bir yoğurt yiyişi vardır. Onun öyle derin “kendi kanaatleri”, öyle değeri ağır “kendi bakışları”, o kadar özgün “kendi düşünceleri” vardır ki, mutlaka dikkatli bir gözle ele alınmalıdırlar. Yoksa parti tehlikededir. Yangın var! Bu hal konfüzyonizmin söz ve teori alanına sokulması olur. Bu, daha ünlü adı ve sanıyla oportünizmdir!

 

Proletaryanın çetin sınıf savaşına dayanamayıp tabanı yağlayanlar sanıldığı kadar tehlikeli değillerdir. O içten karaktersizlere ve korkaklara hatta şöyle bir teşekkür etsek, pek de hesapsız bir iş yapmış sayılmayız.

 

Büyük tehlike, bu mücadele kaçaklığını bir sürü kaçamakla karmakarışıklaştırmaktır. Kendi bozgununu parti bozgunu gibi görmeye ve göstermeye gitmektir. Asıl tehlike bu kaçamak ve bozgun yapmaya kalkışmış pratik ve teorik sapıklardadır. Yani oportünistlerde ve narşistlerdedir. Bu sapıklar -bütün onurlu küçükburjuva sapıkları gibi- biz sapıttık diyemezler. Sapıttık demek için doğru yola, devrim yoluna girmeyi göze alabilmek gerekir. Oysa “çeteci” küçükburjuva unsurunun sonuna dek gitmeye ne gücü, ne de niyeti kalmamıştır. Kalmadığı içindir ki, bu sapıtma ortaya çıkmıştır.

 

O zaman her sapıtma kendi kendisine haklı bir düşünce ya da doğru bir görüş süsü vermeye kalkar. Sözüm yabana düşünce ayrılıkları baş gösterir. Mezhep özentileri, tarikat görüntüleri alır yürür. Örgüt deyimiyle hizipler türer, fraksiyonlar ürer.

 

Buraya dek açıklamamızın gelişen anlamı bir cümleyle şudur: Çete mücadelesinden parti savaşına geçen örgüt içinde, yeni doğrultumuzdan ve hızımızdan ürken küçükburjuva unsurları fraksiyonlaşır…

 

Şimdi bu pratik ya da teorik kargaşalıkçılığın özellikle içyüzüne geldik. O içyüz, parti kargaşalıkçılığının alaturka yanıdır.

 

Alaturka kargaşalıkçılık nedir? Bunu anlamak için, Türkiye’de her yaşayanın (eline bir burjuva gazetesi almayı her adet edinenin diyelim) bildiği ve gördüğü bir örnek vardır. Ünlüdür.

Türkiye’de ciddi bir kalem kavgası, polemik tartışması yapmak kimseye nasip olamaz! Ciddi kalem kavgası demek, bilimsel yöntemle nesnel olarak ele alınan somut konuyu olaylarla tarta tarta incelemektir.

 

Türkiye’de gerek basın, gerek diğer kürsüler, öznel, yani bireysel olmayan, tersine nesnel, yani yalnız sosyal sınıfsal olan bir ağız ya da kalem tartışmasına gelemez. Bir örnek: Kendine sırasında “ciddi” süsü vermeye pek özenen göbekli bir burjuva başyazarı, karşısındaki küçükburjuva palavracısıyla politika mücadelesine tutuşurken söze şöyle başlar: “Şeşi beş gören şaşı gözleri ve şafiîköpeği suratıyla… insanın bu bilmem ne maskarası kadar utanmaz bir namussuz olması gerekir.” ve ilh…

 

Her kalemşör böyle ince Sulukule edebiyatına sıvanır. Bu tarz her Türkün yumurtadan çıkalı beri mahalle aralarında duyageldiği çekişmelerin ezeli üslubudur. Bu tarz sınıfsal, sosyal, hatta bazen doğal sorunların tartışma ve mücadelelerini bayağı kişisellik salyasıyla belirsiz hale getirmektir.

 

“Alaturka” dediğimiz eleştiri ve tartışma tarzı budur. Bunun nedenini özellikle şu noktalarda görüyoruz:

1- Tarihsel gelenekler;

2- Ülkenin genel kültür düzeyinin düşüklüğü;

3- Ülkede küçükburjuva öğesinin üstünlüğü.

 

Eğer bir sözcükle söylemek istersek diyebiliriz ki, tarihsel gelenekle yarım yamalak kültür düzeyinin düşüklüğü hep gelir, genellikle tartışma alanını şehir küçükburjuvazisinin çerçevesi içinde toplanabilir.

 

Doğrusu burjuvazi her alanda gittikçe ağır basmaya başlayalı beri, yukarıda söz ettiğimiz türden çekişme orta oyunları hiç olmazsa kısmen seyrekleşebiliyor.

 

Türkiye proletaryası bir yandan enternasyonal işçi sınıfının devrimci karakterini kazanıyor, öte yandan içinde doğduğu gübreliğin bazı özelliklerinden henüz yakasını sıyırmış değildir. Hele çete savaşlarındaki mitlauferler, hınk deyicileri, proletaryanın geniş sınıf savaşında birer “yoldaş” değil, birer “yol arkadaşı” olarak kaldıkça, küçükburjuva etkileri her zaman acı acı hissedilecektir. Ve bugün de hissedilen o etkilerdir.

 

Yani parti içinde gruplaşmalar -istisnalar kuralı bozmayacağına göre- fraksiyon tartışma ve mücadelelerinde alaturka ve küçükburjuvaca işliyorlar. Çete savaşı dönemi için bazen ve bir dereceye kadar mazur görülebilen bu tarz, parti savaşı sırasında en berbat anarşi yaratır.

O kadarla da kalmaz. Alaturka tartışma ve mücadelenin belli başlı karakteri sınıf anlamını kaybetmiş, kapı arkası dedikoduları olmasıdır.

 

Legal yayını ve kürsüleri bulunmayan bir örgüt içinde oportünizmin ve anarşinin bundan daha uygun ortaya çıkışı olamazdı. Buna benzer sapıtmaları Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin ve ondan sonra Bolşevik Partisi’nin yakın tarihleri içinde ayrıntılarıyla görüyoruz. Menşeviklerden Troçkistlere kadar bütün bilimsel sosyalizm sapıkları bu küçükburjuva yolundan yürüdüler. Açık partici tartışma yerine, kapı arkası dedikodularıyla sıçan yolundan yürüdüler.

 

  1. RSDİP Kongresi’nde sağlı sollu sapıtmalarla gerçek sosyalizmin ilişkilerini karakterize eden Stalin, Bolşevik başarısının sırrı, kulis arası siyaseti yerine ilke siyasetini geçirmesinde yatar diyordu. Bu kısa ihtarın içinde gizlenen şey, bütün bir gerçek sosyalist yöntemdir.

 

Partinin devrimci savaşında sıçan yolundan dedikodu yürütmeyi ilke siyasetine tercih edenler, yalnız bir disiplin cinayeti işlemekle kalmıyorlar, bu gibiler ayrıca içten ilke savaşçılarına karşı sonsuz bir başarısızlığa da mahkûm oluyorlar. Türkiye proletaryası dünya işçi sınıfının bugünkü başının kısa olduğu kadar güçlü olan öğüdünü yerine getirebilecek bilinçte bulunduğunu gösterecektir.

 

İşte ikinci neden, ikinci amaç budur sekter ve kısır dedikodular yerine parti çerçevesi ve parti disiplini içinde bilimsel tartışma kapısını açmak…

 

Tekrar edelim, yalnızca “kapı açmak”, yoksa bu satırlarla her derde deva reçeteler sunmak için, Marksizm-Leninizmden sapmak gerektiğini biliyoruz.

 

İki sözcük daha. 10-15 yıllık deneyimlerle dolu sosyalizm tarihçemize ve Türkiye’de varolan en eski burjuva partilerinden daha eski bir örgüt geleneklerine, geçirilmiş uzun mücadele konaklarına karşın, henüz Türkiye sosyalist hareketinin topunu bütünüyle gözden geçiren eleştirel analizlerden, taslak kabilinden olsun, ya da derme çatma parçalar halinde bulunsun, eser var mıdır? Hayır.

 

Bu durum belki de en büyük ideoloji boşluğumuzu oluşturuyor. Geçmişin savaşları, geleceğin kavgasından kopmuş, gelecekte devam etmeyen ve gelişmeyen tozlu arşivler halinde, şunun bunun kafasından unutulmaya mahkûm kalıyor.

 

  • Bu uzun mücadele konaklarında ne oldu, ne bitti? Bunu akılca değil, Kuran gibi “aktarmalı” ve ortaçağvari ağızdan ağıza geçerek yeni kuşaklara taşımak, göreneğe kul olmak değil midir?
  • Biri kalkıp da, sayılan bir elin parmaklarından öteye pek geçmeyen eski yoldaşlarımızdan birine sorsa: “Parti tarihçemizde belli başlı yanlışlar ve onlardan çıkan dersler hangileridir?” dese, acaba “efradını cami, ağyarını mani” sistematik bir cevapla tatmin edilebilir mi?

 

 

 

Öyle bir mucizeye bir an inanmak isteyecek olsak bile, böyle tatmin edici bir cevabın, görgülü yoldaşlar arasında doğacak bilimsel ve kollektif mücadele sonucunda gelişeceği, hiç olmazsa daha sistemleşmiş, daha geniş ve tatmin edeceği olacağı kesin değil midir?

 

Böyle bir iş ve eser var mıdır? Yoktur. Bu durumu gören kişi, belki de Türkiye sosyalizm hareketinin papa kadar “yanlış yapmaz” olduğunu sanacak. Oysa en büyük yanlışımız ve kusurumuz budur. Leninizm’de yanlışsızın ne demek olduğu açıktır: hareketsizlik! İş yapan yanlış da yapar. Eğer bizde bir yanlış yoksa, mutlaka bir iş de yapılmamıştır.

 

Oysa bunun tersi kesindir. Türkiye sosyalizmi oldukça çorak bir çevrede çetin yürüyüşünü hiç kaybetmemiş bir hareket ve bir dinamizmdir. Demek yanlışlara karşı, şimdiye kadar güdülen kavganın bazı özellikleri yüzünden, kimi zorunluluktan, kimi ihmalden doğmuş bir kaygısızlık vardır. Ama örgütün son gelişimiyle dayandığı yeni aşamasında bu kaygısızlık ölmelidir.

 

Lenin diyor ki: “ Bir siyasi partinin yanlışları karşısında takındığı tavır, o partinin ciddi olup olmadığını, sınıfına ve emekçi yığınlara karşı olan görevlerini yerine getirip getirmediğini yargılamak için en önemli ve en güvenilir ölçütlerden biridir. Hatasını açıkça tanımak, yanlış nedenlerini keşfetmek, yanlışı doğuran koşul ve durumları çözümlemek, o hatayı düzeltme araçlarını dikkatle incelemek, işte ciddi bir partinin belirtileri budur. İşte böyle bir parti için görevlerinin üstesinden gelmek, sınıfı ve dolayısıyla kitleleri eğitmek denilen şey budur.”(Lenin, Sol Komünizm…, s. 46)

 

Sorun açık: 1- Görevini ciddiyetle yapan; 2- Sınıfı ve kitleleri eğiten bir parti olmak için, hatalardan ürkmemek, yanlışları dişlemek ve işlemek şarttır-.

 

Lenin Sol Komünizm: Bir Çocukluk Hastalığı adlı kitabında hemen baştanbaşa şu gerçeği tekrarlar: Sözde kalmayan öz devrimcilik, durgunluk ve görenekle kopuşmaktan korkmamaktır. Zararlı olan ve zamanı geçen her şeyi kırmaktır. Bunun tersini yapmak bürokratlık ve gericiliktir.

 

Bizde kopuşulacak ve kırılacak olan zararlı ve zamanı geçmiş durgunluk ve görenek nerededir? Gelmiş geçmiş sosyalist hareketlerin değil, bizzat partinin bile hayatında fışkırmış yanlışları parti bilincine geçirmemektir. Ulusal işçi – sosyalist – parti hareketlerinin iyi kötü geleneklerini paslanmaya bırakmaktır. Şimdiye kadar olan türlü türlü özlü parti sorunlarında gruplaşma yeteneğini gösteren zümrelerin taktikleri, (bilinen kuyrukçu ve denetçilerin soysuzlaştırdıkları deyimle) “tak-tika”ları şu üç tarzda olurdu:

1- Susmak;

2- Parti disiplin ve legalitesinden gizli kapaklı dedikodular fısıldaşmak;

3- Çetrefil ve çetin sorunları alaya almak…

Lenin’in bu üç nokta üzerinde üç açık düşüncesini saptayalım:

1- Susuş: “Toyca bir hiledir”.

2- Gizli dedikodu yok: “Düşünce mücadelesine büyük bir önem verildiği zaman açıkça savaş ilan etmek gerekir, yoksa saklanmak değildir.”

3- Alay: “Alaya almak, işin içinden sıvışıvermenin, havadan sıyrılıp çıkıvermenin ucuz aracıdır. “(Lenin, Rus Devrimi ve Proletaryanın Görevi)

 

Şimdiye kadar sağlı sollu ayrı fikirliler tarafından yapılan mücadele geleneği buydu ve bu olacağa benzer. Bu bakımdan sözde kalmayan devrimcilerin boyunlarının borcu, bu öldürücü gelenek ve durgunluk sapıtmalarına karşı gelmektir. Bunun için şu üç şart gözetilmelidir: 1- Ciddi davranmak; 2- Toyca susmamak; 3- Kavgada gizli kapaklı kaçanlara parti meydanını değil, büyük ya da küçükburjuvaziye doğru yol veren sıçan deliklerini ısmarlamak ve Lenin’in öğüdüyle “açıkça savaş ilân etmek” gerekir.

 

Zaten fikir çarpışmasında açıkça savaş ilân etmek bilimsel sosyalizmin öz geleneklerinden biridir. Marks ile Engels’in ilk Komünist Manifesto’su şöyle bitiyor: “Gerçek sosyalistler görüş ve amaçlarını gizleyecek kadar alçalmazlar.”

 

Gene İngiliz işçi hareketini kangrenleştiren, 2. Enternasyonal’i yatalak eden barsak hastalığının, yani oportünizmin mikrobu, işçi asilzadeliğiyle birlikte tradünyonizm başlarken, Marks saldırı ve iftiralara uğrayacağını biliyordu. Bununla birlikte oportünist başların koparılması için haykırmaktan geri kalmadı. O günlerde şunu yazıyordu: “ Sanayi işçileri, herşeyden önce şimdiki başlarından yakalarını sıyırmak zorundadırlar. Lahey Kongresi’nde bu heriflere vurduğum zaman, salt bu yüzden herkesin hoşnutsuzluğunu, iftiraları ve ilh. üzerime çekeceğimi biliyordum. Fakat bu gibi şeylere hiç aldırmadım. Çeşitli yerlerde bu adamlara vurmakla bir görevi yerine getirmekten başka bir şey yapmış olmadığım anlaşılmaya başlıyor.” (K. Marks, Kugelmann’a Mektuplar, Paris 1930, s.175)

 

Küçükburjuva eğilim ve duygularını okşayarak “adam kandırmak” proleterce propaganda demek değildir. Artık birbirimize yol göstermeliyiz. Kuru kalabalığı değil, Lenin’in son vasiyetine uyarak “az fakat öz” keşif kolunu (öncüyü) kurmak zorundayız.

 

Yol karşımızda. Uçurum önümüzde. Sarp uçurumu atlayacağız, çetin yolumuzu tutacağız ve acımak nedir bilmeksizin yol arkadaşlarını öz yoldaşlardan ayıracağız. Çeteleşenleri ordulaştıracağız.

 

Bu notları neden kaleme alıyorum?

1- Devrimci teori mücadelesini somutlaştırmaya çağırmak için;

2- Pratik mücadelede Lenin’in çizgisi yönünde yürüyen bütün proletarya devrimcilerini, sağlı sollu bütün küçükburjuva “çeteci” sapıtmalarını gömmeye çağrılı bulunan ölüm çanı olmak için…

xosotin chelseathông tin chuyển nhượngcâu lạc bộ bóng đá arsenalbóng đá atalantabundesligacầu thủ haalandUEFAevertonfutebol ao vivofutemaxmulticanaisonbetbóng đá world cupbóng đá inter milantin juventusbenzemala ligaclb leicester cityMUman citymessi lionelsalahnapolineymarpsgronaldoserie atottenhamvalenciaAS ROMALeverkusenac milanmbappenapolinewcastleaston villaliverpoolfa cupreal madridpremier leagueAjaxbao bong da247EPLbarcelonabournemouthaff cupasean footballbên lề sân cỏbáo bóng đá mớibóng đá cúp thế giớitin bóng đá ViệtUEFAbáo bóng đá việt namHuyền thoại bóng đágiải ngoại hạng anhSeagametap chi bong da the gioitin bong da lutrận đấu hôm nayviệt nam bóng đátin nong bong daBóng đá nữthể thao 7m24h bóng đábóng đá hôm naythe thao ngoai hang anhtin nhanh bóng đáphòng thay đồ bóng đábóng đá phủikèo nhà cái onbetbóng đá lu 2thông tin phòng thay đồthe thao vuaapp đánh lô đềdudoanxosoxổ số giải đặc biệthôm nay xổ sốkèo đẹp hôm nayketquaxosokq xskqxsmnsoi cầu ba miềnsoi cau thong kesxkt hôm naythế giới xổ sốxổ số 24hxo.soxoso3mienxo so ba mienxoso dac bietxosodientoanxổ số dự đoánvé số chiều xổxoso ket quaxosokienthietxoso kq hôm nayxoso ktxổ số megaxổ số mới nhất hôm nayxoso truc tiepxoso ViệtSX3MIENxs dự đoánxs mien bac hom nayxs miên namxsmientrungxsmn thu 7con số may mắn hôm nayKQXS 3 miền Bắc Trung Nam Nhanhdự đoán xổ số 3 miềndò vé sốdu doan xo so hom nayket qua xo xoket qua xo so.vntrúng thưởng xo sokq xoso trực tiếpket qua xskqxs 247số miền nams0x0 mienbacxosobamien hôm naysố đẹp hôm naysố đẹp trực tuyếnnuôi số đẹpxo so hom quaxoso ketquaxstruc tiep hom nayxổ số kiến thiết trực tiếpxổ số kq hôm nayso xo kq trực tuyenkết quả xổ số miền bắc trực tiếpxo so miền namxổ số miền nam trực tiếptrực tiếp xổ số hôm nayket wa xsKQ XOSOxoso onlinexo so truc tiep hom nayxsttso mien bac trong ngàyKQXS3Msố so mien bacdu doan xo so onlinedu doan cau loxổ số kenokqxs vnKQXOSOKQXS hôm naytrực tiếp kết quả xổ số ba miềncap lo dep nhat hom naysoi cầu chuẩn hôm nayso ket qua xo soXem kết quả xổ số nhanh nhấtSX3MIENXSMB chủ nhậtKQXSMNkết quả mở giải trực tuyếnGiờ vàng chốt số OnlineĐánh Đề Con Gìdò số miền namdò vé số hôm nayso mo so debach thủ lô đẹp nhất hôm naycầu đề hôm naykết quả xổ số kiến thiết toàn quốccau dep 88xsmb rong bach kimket qua xs 2023dự đoán xổ số hàng ngàyBạch thủ đề miền BắcSoi Cầu MB thần tàisoi cau vip 247soi cầu tốtsoi cầu miễn phísoi cau mb vipxsmb hom nayxs vietlottxsmn hôm naycầu lô đẹpthống kê lô kép xổ số miền Bắcquay thử xsmnxổ số thần tàiQuay thử XSMTxổ số chiều nayxo so mien nam hom nayweb đánh lô đề trực tuyến uy tínKQXS hôm nayxsmb ngày hôm nayXSMT chủ nhậtxổ số Power 6/55KQXS A trúng roycao thủ chốt sốbảng xổ số đặc biệtsoi cầu 247 vipsoi cầu wap 666Soi cầu miễn phí 888 VIPSoi Cau Chuan MBđộc thủ desố miền bắcthần tài cho sốKết quả xổ số thần tàiXem trực tiếp xổ sốXIN SỐ THẦN TÀI THỔ ĐỊACầu lô số đẹplô đẹp vip 24hsoi cầu miễn phí 888xổ số kiến thiết chiều nayXSMN thứ 7 hàng tuầnKết quả Xổ số Hồ Chí Minhnhà cái xổ số Việt NamXổ Số Đại PhátXổ số mới nhất Hôm Nayso xo mb hom nayxxmb88quay thu mbXo so Minh ChinhXS Minh Ngọc trực tiếp hôm nayXSMN 88XSTDxs than taixổ số UY TIN NHẤTxs vietlott 88SOI CẦU SIÊU CHUẨNSoiCauVietlô đẹp hôm nay vipket qua so xo hom naykqxsmb 30 ngàydự đoán xổ số 3 miềnSoi cầu 3 càng chuẩn xácbạch thủ lônuoi lo chuanbắt lô chuẩn theo ngàykq xo-solô 3 càngnuôi lô đề siêu vipcầu Lô Xiên XSMBđề về bao nhiêuSoi cầu x3xổ số kiến thiết ngày hôm nayquay thử xsmttruc tiep kết quả sxmntrực tiếp miền bắckết quả xổ số chấm vnbảng xs đặc biệt năm 2023soi cau xsmbxổ số hà nội hôm naysxmtxsmt hôm nayxs truc tiep mbketqua xo so onlinekqxs onlinexo số hôm nayXS3MTin xs hôm nayxsmn thu2XSMN hom nayxổ số miền bắc trực tiếp hôm naySO XOxsmbsxmn hôm nay188betlink188 xo sosoi cầu vip 88lô tô việtsoi lô việtXS247xs ba miềnchốt lô đẹp nhất hôm naychốt số xsmbCHƠI LÔ TÔsoi cau mn hom naychốt lô chuẩndu doan sxmtdự đoán xổ số onlinerồng bạch kim chốt 3 càng miễn phí hôm naythống kê lô gan miền bắcdàn đề lôCầu Kèo Đặc Biệtchốt cầu may mắnkết quả xổ số miền bắc hômSoi cầu vàng 777thẻ bài onlinedu doan mn 888soi cầu miền nam vipsoi cầu mt vipdàn de hôm nay7 cao thủ chốt sốsoi cau mien phi 7777 cao thủ chốt số nức tiếng3 càng miền bắcrồng bạch kim 777dàn de bất bạion newsddxsmn188betw88w88789bettf88sin88suvipsunwintf88five8812betsv88vn88Top 10 nhà cái uy tínsky88iwinlucky88nhacaisin88oxbetm88vn88w88789betiwinf8betrio66rio66lucky88oxbetvn88188bet789betMay-88five88one88sin88bk88xbetoxbetMU88188BETSV88RIO66ONBET88188betM88M88SV88Jun-68Jun-88one88iwinv9betw388OXBETw388w388onbetonbetonbetonbet88onbet88onbet88onbet88onbetonbetonbetonbetqh88mu88Nhà cái uy tínpog79vp777vp777vipbetvipbetuk88uk88typhu88typhu88tk88tk88sm66sm66me88me888live8live8livesm66me88win798livesm66me88win79pog79pog79vp777vp777uk88uk88tk88tk88luck8luck8kingbet86kingbet86k188k188hr99hr99123b8xbetvnvipbetsv66zbettaisunwin-vntyphu88vn138vwinvwinvi68ee881xbetrio66zbetvn138i9betvipfi88clubcf68onbet88ee88typhu88onbetonbetkhuyenmai12bet-moblie12betmoblietaimienphi247vi68clupcf68clupvipbeti9betqh88onb123onbefsoi cầunổ hũbắn cáđá gàđá gàgame bàicasinosoi cầuxóc đĩagame bàigiải mã giấc mơbầu cuaslot gamecasinonổ hủdàn đềBắn cácasinodàn đềnổ hũtài xỉuslot gamecasinobắn cáđá gàgame bàithể thaogame bàisoi cầukqsssoi cầucờ tướngbắn cágame bàixóc đĩaAG百家乐AG百家乐AG真人AG真人爱游戏华体会华体会im体育kok体育开云体育开云体育开云体育乐鱼体育乐鱼体育欧宝体育ob体育亚博体育亚博体育亚博体育亚博体育亚博体育亚博体育开云体育开云体育棋牌棋牌沙巴体育买球平台新葡京娱乐开云体育mu88qh88
Share:
prev post next post

Son Yazılar

  • Onurlu barış seçeneği tarihî bir fırsattır!
  • Faşizme kaybettirecek olan nerede olursa olsun güçlü ve birleşik 1 Mayıs’tır
  • Ermeni halkının acılarını unutmuyoruz
  • Geçmiş olsun İstanbul
  • SODAP son gelişmelerde ne görüyor?

Son yorumlar

  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Trump Üçüncü Dünya Savaşına mı Hazırlanıyor? – Mehmet YILMAZER | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Tegucigalpa Dersleri | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için 2019 Savaşları | SODAP
  • M. Sinan MERT Tüm Yazıları için Demokrasiyi Boğan Anti-Amerikancılık – M. Sinan MERT | SODAP
  • Mehmet YILMAZER Tüm Yazıları için Eksen Kaymasında Son Durum – Mehmet YILMAZER | SODAP

Categories

Recent Posts

  • Onurlu barış seçeneği tarihî bir fırsattır!

    Mayıs 13, 2025
  • Faşizme kaybettirecek olan nerede olursa olsun

    Nisan 24, 2025
  • Ermeni halkının acılarını unutmuyoruz

    Nisan 24, 2025

Archives

SODAP

Sosyalist Dayanışma Platformu

Twitter Facebook Instagram Youtube

Copyleft © 2021