“Dokunursanız Elinizde Kalır”
Ayşe TANSEVER
11 Ocak 2010
ABD, Filistin, Irak, Somali ve Afganistan’daki başarısızlıklarından sonra bölgede tutunacak dal arıyor. Akla gelen, stratejik olarak büyük öneme sahip Yemen’di. Yemen’e girmek çoktan beri Pentagon ve ABD yetkilileri arasında tartışılıyordu. ABD Generali Colin Powell Obama’ya Yemen’le ilgili olarak “dokunursanız elinizde kalır” değerlendirmesini yaptı. Yani ‘buraya girerseniz ülke parçalanır ve altından kalkamazsınız’ demek istedi. Yemen’e giriş esprilere konu oldu. ABD mi Yemen’i, yoksa Yemen mi ABD’yi kurtaracaktı. Bunlara rağmen ABD bölgedeki durumunu düzeltmek için Obama Yemen’i “Amerikan ulusal güvenliğini tehdit eden ülke” ilan etti. Ardından kuyrukçusu İngiltere de aynı kararı açıkladı.
Powell’in dediği gibi, Yemen gerçekten parçalanmaya gebe bir ülkedir. Arap yarımadasının en yoksul ülkesidir. Zaten sınırlı olan petrolünün 7 yıl içinde biteceği tahmin ediliyor. Başka bir gelir kaynağı da bulunmuyor. Halkın yarısı kara cahil ve yoksulluk çizgisinin altında yaşıyor. Her üç kişiden biri işsizdir. Ayrıca çok genç bir nüfusa sahiptir. Ülkede su sıkıntısı had safhadadır. Bu nedenle topraklar yıllardır deniz suyuyla işlenmiş ve artık çoraklaşmıştır.
Altyapı tesisi, eğitim ve sağlık hizmetleri yok denecek kadar az. Çocuklar ancak medreselerde dini eğitim görüyorlar. Salih iktidarı ABD yardımları karşılığında bunlara savaş açmış ama pek sonuç alınamamış. Kuzeydeki Sünni ve Şii aşiretler Salih iktidarını istemiyorlar. Onun yürüttüğü politikaların ABD ve Batı yanlısı olduğunu biliyor ve onu devirmek için mücadele ediyorlar.
Ülke’nin güneyi ise kuzeyinden çok farklıdır. Eskiden Yemen ikiye ayrılmıştı ve Güney Yemen, Sovyetlere yakın politikalar izliyordu. Sosyalist sistem yıkıldıktan sonra 1994’de iki Yemen birleşti. Güney Yemen laiktir. Bunlar, birleşmeden umduklarını bulamadılar ve yaşam koşulları kötüleşti. Çeşitli ayrılıkçı gruplar var. Hatta bu yazıyı kaleme aldığımız sıralarda 6 saatlik bir genel grev yapıldı. Küçük esnaf kepenk indirdi, trafik durdu. Güney eyaletlerinde hayat felç oldu. Polis ile çatışmalarda yaralananlar oldu.
Ama Salih iktidarı, ülkenin birbirinden çok farklı parçalı yapısının üstünde 30 yıldır ayakta durmaya çalışıyor. ABD son zamanlarda Pakistan’da yaptığı gibi insansız uçaklarla kuzey aşiretlerinin üstüne çoluk çocuk demeden bombalar yağdırdı. Bu uçuşlardan elde ettiği istihbaratları paylaştı. Suudi Arabistan güçleri sınırı geçip iktidardan yana aşiretlere saldırdılar. Hepsinde kullanılan bahane bellidir: El-kaide güçlerini vuruyoruz. Bu saldırılar da halkın ABD ve Batı düşmanlığını arttırıyor.
Bu kadar kırılgan ve Powell’in dediği gibi elde kalacak bir ülkeye Obama resmen girmek istiyor. Ama girerken de bedelin ülkesine yeni cenazeler olarak ödettirilmesini istemiyor. Şimdiye yardımlarla ayakta zor tuttuğu iktidarı bu kez yeni yardımlar ve askeri destek ile ayakta tutmayı başarabilecek mi? Yoksa bu giriş Salih iktidarını zaten Amerikancı olmakla suçlayan halkları daha da öfkelendirip saldırılarını artırmalarına mı neden olacak? Yemen halkı dünyanın en silahlı halkı olarak biliniyor. 25 milyon nüfusun elinde 60 milyon silahın olduğu söyleniyor. Yani ABD sonuçta bir dala tutunayım derken Afganistan ve Irak’tan daha beter bir batağın içine girmiş olmayacak mı?
Girişi Zorlayan Nedenler
Gerekçe gösterilen El-Kaide masalına inanacak değiliz ama bu masalın gündeme getirilmesini gerekli kılan nedir? Neden askeri yardımlar birden iki katına çıkarılacak ve ayrıca kalkınma yardımı yapılacak? Neden arkasından İngiliz devlet başkanı Gordon Brown 28 Ocak’ta uluslar arası bir Yemen konferansı düzenleme kararı aldı. Daha Irak ve Afganistan sorunu çözülmeden üstelik Pakistan iyice karıştırılmışken Yemen’e girmek nedir? Somali’de 8 Amerikan askerinin sokaklarda sürüklendiğini Yemen halkları karşı kıyıdan seyrettiler. Onların hafızalarında bu kazılıdır. Bunu bile bile ABD Yemen’e ne yapmaya giriyor?
İlk olarak, Batı şimdiye dek desteklediği A. Salih’in devrilmesini istemiyor. Onu ayakta tutabilmek için devreye girmeyi gerekli görüyor. Son zamanlarda Salih iktidarına yapılan saldırılar daha başarılı olmaya başladı. İktidar gitti gidecek. Yemen’in kuzeyindeki Zaidi aşireti Şii nüfusun %45’ini oluşturur. Bölge uzmanlarından ve bir zamanlar Türkiye’de de büyük elçilik yapmış olan M.K. Bhadrakumar, Obama’nın “Yeni Macerası Çin’i Hedefliyor” adlı yazısında bu aşiretin yönettiği İnançlı Gençler Örgütü’nün (Believing Youth Organisation) politik, ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan Lübnan’daki Hizbullah modelini aldığını yazıyor. Yani Salih iktidarı İsrail’in bile yenemediği Hizbullah modelinde bir örgüt ile karşı karşıyadır. Bunlar son aylardaki saldırıları ile iktidara oynamaya başladılar. Obama da bunlar daha fazla güçlenmeden müdahale etmek zorunda hissetmektedir kendini. El-Kaide denilen güçler aslında Hizbullah gibi örgütlenen Şii yoksul halklarıdır. Ayrıca Yemen’in komşusu Umman da bir Şii ülkesidir. Şiilerin güçlenmesi burayı da etkileyecektir.
İkinci olarak Yemen stratejik olarak çok önemlidir. Somali’ye bu nedenle girmişlerdi. Orada beceremediklerini şimdi karşı kıyı Yemen’de deniyorlar. Kızıl denizin girişinde Uzak Doğu’yu Avrupa ve ABD’ye bağlayan Aden limanı çok önemlidir. Çin’in geçtiğimiz günlerde Türkmenistan, diğer Orta Asya ülkeleri ve Rusya ile imzaladığı gaz ve enerji anlaşmaları Yemen’i dolaylı olarak daha da önemli hale getirdi. Çin’in AB, Afrika ve diğer ülkelerle bağının rotası Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’den geçer. Son günlerde Çin yetkilileri buralarda bir deniz üssü kurulmasının gerekliliğini konuşuyorlardı. Yemen’e giriş ile ABD Çin’e bir darbe vurmuş oluyor.
Yine buna bağlı olarak üçüncü neden, Rusya’nın bölgenin ticari yol olarak önemini değerlendirebilecek güce ulaşmasıdır. Rusya eski Sovyet üssünü tekrar açma girişimleri içindeydi. ABD, Rusya’yı bölgeye sokmadan öne atılmış oluyor.
Dördüncü olarak Batı her zaman güçlerle pazarlıkta elinde koz bulunsun ister. Bir şeyleri verirken ya da isterken başkalarını eline almaya çalışır. Yemen uluslar arası pazarlık masalarında bir meta olacaktır. Yemen Konferansı aynı Afganistan Konferansı gibi masaya konuyor.
Beşinci olarak, yine Çin ve Rusya ile ilişkili başka bir gerekçe de silah satışlarıyla ilgilidir. Yemen’de askeri araç gereç eski Sovyet ve Çin kaynaklıdır. Nasıl karşılanacağı bilinmeyen bir şekilde, Salih hükümeti 4 milyar dolarlık bir askeri bütçe geçirmiş. Eski pazarlarından yeni silahlar alacak. Suudilerin 2,5 milyar dolarlık yardımı var. ABD 200 milyon dolarlık “yardım” karşılığı silah sanayine hele hele bu kriz günlerinde çok önemli bir pazar yaratabilecek.
Altıncı olarak, Yemen’e giriş Obama’nın seçimler sırasında verdiği sözlerden dönmesine bir gerekçe olarak kullanılabilir. Obama seçimler sırasında Guantnamo’yu kapatma sözü vermişti. Ama içeriden baskılar arttı ve sessiz sedasız kapatma durduruldu. Buradaki 90 tutuklunun 45 tanesi Yemenli El-Kaide üyesi deniyor. Oysa bizzat ABD yasaları bile bunların örgütle ilgisi olmayan sıradan kişiler olduğunu belirlemiş durumda. Yemen şimdi güvenlik sorunu yapılarak Obama’nın bu sözünden dönmesinin altı örülmeye çalışılıyor.
Yedinci olarak, Yemen İran’a İsrail eli ile yapılması düşünülen hava saldırısına uygun bir konumdadır. Buradan saldırı yapılmasının önü açılmış olacaktır.
İsterseniz son bir neden daha ekleyelim. Yemen’e girişin bahanesi olarak gösterilen, donunda patlayıcı taşıyan Nijeryalı genç, havaalanlarında yeni önlemleri gündeme getirdi. Bu röntgen aletlerinin her birinin maliyeti milyonlarca doları buluyor. Havalimanlarına yerleştirilmesi milyarlık işlerdir. Bu hem kriz içindeki Batı ekonomilerine yeni bir gelir kapısı hem de alamayan limanların bulunduğu ülkelere bir baskı aracı olabilir.
ABD ve Batı belki Yemen’e bir Irak ya da Afganistan’a girdikleri gibi giremeyecekler ama yine başka yollarla bölgedeki ve Asya’daki çıkarlarını sonuna kadar savunma niyetinde olduklarını gösteriyorlar. Bin bir gece masallarından tanıdığımız Yemen halklarını bin bir acı bekliyor. Ama Kuzeyli Müslüman Yemenliler şimdiye kadar yaşadıkları acıların kaynağının ülkelerine girmek isteyen güçler olduğunun bilincindedir. Güney Yemen laik halkları da son genel grevleri ile bunu bildiklerini gösterdiler. ABD ve İngiltere Yemen’e bıçak üstünde duran günü sayılı bir iktidarı korumaya giriyor. Girerken bile girmiyor gibi yapıyor. Powell’in dediği gibi Salih iktidarının elinde kalmasından korkuyor. Ama başka çaresi yok. Yemen de ABD’yi kurtaramayacaktır.