Bu Yapılanlar Sağlıkta Ve Sosyal Güvenlikte “Reform” Değil, Yıkımdır 26 Mart 2008 Perşembe günü Bakırköy’de HERKESE SAĞLIK GÜVENLİ GELECEK PLATFORMU tarafından yapılan basın açıklaması aşağıdadır: Türkiye’de dört aydır sağlık ve sosyal güvenlik tartışılıyor. Gerek 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Kanunu, gerekse bu kanunda değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısı toplumun tüm kesimlerinin gündeminde. Konu bütün yurttaşların hayatını yakından ilgilendiren yüzlerce düzenlemeyi içermekte. Bu düzenlemelerin esasını ise şu dört “temel parametre” oluşturmakta:
- Emeklilik yaşının yükseltilmesi ve prim gün sayısının arttırılması yoluyla emekliliğin imkânsızlık derecesinde zorlaştırılması,
- Aylık bağlama oranlarının ve güncelleme katsayısının azaltılması yoluyla emekli aylıklarının düşürülmesi,
- Sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeyi prim ödeme zorunluluğuna bağlayıp; % 20’den başlayıp % 300’e kadar çıkan yeni “ilave ücret”ler ve özel sağlık sigortacılığı yoluyla sağlık hakkının kısıtlanması,
- Sağlık için ayrılan kamusal kaynakların özel sağlık sektörüne akıtılmasını sağlayan düzenlemelerle sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi.
İşte, 14 Mart 2008 günü bütün SSGSS mağdurları tam da bu “temel parametreler”e karşı itirazlarını yükselttiler. Bunun üzerine daha birkaç gün önce SSGSS Kanunu’na karşı çıkanları yalancılıkla suçlayan siyasi iktidar Emek Platformu’yla görüşmeler yapmak zorunda kaldı. Bu görüşmeler sonrasında yapılan açıklamalar taraflar arasında büyük ölçüde mutabakat sağlandığı yönünde oldu. Ancak ortada bir mutabakat metni olmadığı gibi şu ana kadar kamuoyuna ayrıntılı ve tatmin edici bir açıklama da yapılmadı. Bununla birlikte bugüne kadar kamuoyuna yansıyan bilgiler Hükümet’in bu temel parametrelerden sadece emeklilik için asgari prim gün sayısının 7.200 gün olmasını kabul ettiği yönünde. Öncelikle belirtmek gerekir ki; halen yürürlükte olan mevzuata göre işçiler zaten 7.000 gün prim ödeyerek emekli olabilmektedirler. Gerçekte söz konusu olan 5510 Sayılı Kanun’la 9.000 güne yükseltilen prim gün sayısının 7.200 güne “düşürülmesi” değil, “yükseltilmesi”dir. Üstelik emeklilik yaşı 65’e yükseltildiği için prim gün sayısının 7.200 olması yalnız başına bir anlam ifade etmemektedir. Örneğin 20 yıl sigortalı olarak çalışıp 7.200 gün prim zorunluluğunu 45 yaşında dolduran bir işçinin emekli aylığı alabilmesi için bir 20 yıl daha beklemesi gerekecektir.Aynı şekilde emekli aylığı bağlanma oranın sigortalılıkta geçen ilk on yıl için % 3’e “çıkarılmakta” değil, mevcut durumdaki % 3,5’dan aşağı “düşürülmekte”dir. Çalışma hayatına yeni başlayacaklar için ise ilk on yıl da dahil % 2’lik bir oran uygulanacak ve emekli aylıkları % 23 ile % 33 arasında düşecektir. Öte yandan, işçiler için mevcut durumda prim güncelleme katsayısında milli gelirdeki artışın % 100’ü hesaba katılmaktadır. 5510 Sayılı Kanun’la bu oranın % 0’a düşürülmesine yönelik düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bu durumda yapılması gereken eski uygulamanın devam etmesidir. Oysa AKP Hükümeti güncelleme katsayısını % 30’a düşürmektedir. AKP Hükümeti’nin sağlık hakkının kısıtlanması ve sağlığın piyasaya açılması/özelleştirilmesi konusunda ise hiçbir “taviz” vermediği görülmektedir. Ne sigortalıların bütçelerine yeni yükler getirecek ilave ücretlerden, ne de “parası olana acısız, kansız; parası olmayana acılı, kanlı ameliyat” demek olan “istisnai sağlık hizmetleri”nde % 300 ücret alınması düzenlemesinden dahi vazgeçmemiştir. Sadece bu tutum bile her türlü insani, vicdani ve ahlaki hicap duygusunun bittiği yeri göstermektedir. Bu gerçekler ortada iken Hükümet ve Emek Platformu arasındaki görüşmelerde 5510 Sayılı Kanun’da yer alan bir dizi olumsuz düzenlemelerin bazılarında yapılan “kısmi iyileştirme”ler bir anlam ifade etmemektedir. Söyledik, söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz…Bu yapılanlar sağlıkta ve sosyal güvenlikte “reform” değil, yıkımdır. İşçisi, kamu çalışanı, esnafı, çiftçisi, emeklisi, yaşlısı, genci, ev kadını, öğrencisi ile bu ülkenin çalışan ve üreten milyonlarca insanının talebi tam tersi yöndedir:
· Çalışanların emeklilik koşulları kolaylaştırılmalı,
· Emekli aylıkları insanca yaşayacak düzeye çıkarılmalı,
· Eşit/ücretsiz/nitelikli sağlık hizmeti için nüfus cüzdanı yeterli olmalıdır.
Karşı çıktık, karşı çıkıyoruz, karşı çıkmaya devam edeceğiz…14 Mart 2008 günü Türkiye’nin dört bir yanında hep birlikte ayağa kalkan emekçiler Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sağlık(sızlık) Sigortası girişimine karşı iradesini açık olarak ortaya koymuştur ve alanlarda kazandığı meşruiyeti “pazarlık masası”nda kaybetmeye niyeti yoktur.Şimdi gerekli olan toplumun bilincinde ve vicdanında mahkûm olmuş bu Tasarı’nın küçük birkaç tâdilatla TBMM’den geçirilmesi değil geri çekilmesi ve çalışanların talepleri doğrultusunda gerçek bir Sosyal Güvenlik Reformu’nun hayata geçirilmesidir.
· Bizler, dört aydır yürüttüğümüz mücadelemize bu perspektifle devam ediyoruz.Kanun Tasarısı’nın TBMM’de görüşüleceği 1 Nisan 2008 Salı günü saat 12.30’da Okmeydanı ve Haydarpaşa Numune hastanelerinde yapacağımız basın açıklamalarına;
· 6 Nisan 2008 Pazar günü Kadıköy’de düzenleyeceğimiz “Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek Mitingi”ne bütün halkımızı davet ediyoruz. Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
BİZ KARŞI ÇIKARSAK YAPAMAZLAR!
HERKESE SAĞLIK GÜVENLİ GELECEK PLATFORMU