“Demsala Dawî: Şewaxan / Son Mevsim: Şavaklar”
Kazım Öz, Kürt, Dersimli sinema yönetmeni. Kendisi 1990’lı yılların başında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’ne girdi. Üniversite yıllarında, öğrenci hareketinde, daha özelde Kürt gençlik hareketinde yer aldı. 1980 sonrası öğrenci hareketinin yeni yeni canlandığı bu dönemi “Bahoz / Fırtına” filmiyle anlattı. O yılların deneyimlerini ve gözlemlerini bu filmle bize kazandırdı. Ben de aynı yıllarda öğrenci gençlik hareketinde yer aldığım için büyük bir heyecan duyarak gittim “Fırtına”ya. Çok beğendim. İnsanın kendi yaşadıklarının, gözlemlerinin, duygularının beyaz perdeye yansıması ayrı bir öneme sahiptir. Hele de aynı ideolojik düşün yapısıyla sunuluyorsa, o eserin değeri bin kat artar. Sağ olsun, bize bunu sağlayan yine Kürt Sineması oldu.
“Fırtına” filminde olduğu gibi “Şavaklar” belgeseliyle Kazım Öz, kendi yaşadıklarını aktarır. Kendisi de Şavaklı olan yönetmen, 18 yaşına kadar belgeselde yansıttığı şekilde yaşadı. Yarı göçebe olan, hayvancılıkla uğraşan günümüz Şavaklarının dört mevsimini anlattı bu belgeselle. Azalan, yok olmakta olan Şavaklar’ın yaşam biçimini gösterdi. Baharın gelmesiyle yaylalara yol alır, kışla birlikte köyüne döner bu topluluk. Yaşamak, geçinmek, çok büyük emek ve çabaya bağlıdır. Sade, basit, doğal ama çok çetin ve zor bir yaşam biçimini görürüz belgeselde. Günümüzün yarı göçebelerini izlerken, ister istemez üretim ilişkilerinin etkilerini görebiliyoruz. Doğal ortamında görüntülenen koyunların hayatı mezbahada son buluyor. Bunu Kazım Öz, insanı çarpan bir biçimde yansıtmış.
Şavaklar’dan söz ederken, Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filmini anmadan geçemeyeceğim. Belgeseldeki görüntüler, Arkadaş filmindeki köy sahnelerini çağrıştırdı. Yılmaz Güney, kentte yozlaşan arkadaşı Cemil’i köyüne götürür. Kendi özüne dönmesi için. Orada uzun uzun köy sahneleri vardır. O görüntüler de bence Arkadaş filminin en önemli görüntüleriydi. Çok gerçekçi yansıtmıştı köy yaşantısını. Orta Anadolu’da bir köyde (doğduğum köye çok yakın) geçiyor Yılmaz Güney’in sahneleri. Kazım Öz’ün ise Kürt illerinde. Diller farklı ama benzerlikler çok fazla. Nadirdir bizim sinemamızda bu tür sahneler. Hayvancılık, yayla, göçebelik çoğumuza uzak kavramlar değil. Nüfusun önemli bir kesimi daha yakın zamana kadar köylerde yaşıyordu. Çoğumuzun aileleri kente göç etmek zorunda kaldı. 2009’a geldiğimizde dörtte bire düştü köyde yaşayanlar. Yani “Şavaklar” bizim hikâyemiz, çoğumuzun hikâyesi. Gittikçe kaybolan bir hikâye. İzlerken hem çok yakın, bizden bir yaşamı, hem de o derece uzak olanı, ulaşılmazı izleme hissine kapılıyorsunuz.
2008 yılında başlayıp bir buçuk yıl boyunca süren çekimlerde, çekim ekibinin de nasıl zor bir uğraş içinde olduklarını görüyoruz belgeseli izlerken. Emeğine sağlık, çekim ekibinin çok güzel görüntüler var. Yani görsel anlamda da tam bir şölenle karşı karşıyayız.
Sinemalardaki gösterimde birkaç hafta kalır belki ama mutlaka DVD’si edinilip seyredilmesi gereken bir belgesel. Annenize, babanıza, ninelerinize, dedelerinize seyrettirmek onları da mutlu edecektir.