Suriyeli mülteciler Ortadoğu’daki yangın söndürülmedikçe her yeni gün ezilmenin bir değişik haliyle karşı karşıya kalmaya devam edecekler.
Dünyada emperyalist bilek güreşinin şimdiki sahası Ortadoğu’dan sürgünle ülkemize gelmek zorunda kalan Suriyeli göçmenler en fazla ucuz iş gücü olarak hemen her sektörde insanca çalışma koşullarından yoksun bir şekilde çalışıyorlar. “Ne iş olursa yaparım” dışında bir tercih de bırakılmıyor!
Suriyeli zenginler ise daha elit semtlere yerleşerek iş sahibi olmuş durumda. Yıllardır Kürtçe tabela takılamayan çok yerde Arapça yazılı tabelaların asılı olduğu sayısız iş yeri var. Sınırların kalktığı ve tüm dillerin özgürleştiği bir ortamda bu elbette dikkatimizi bile çekmezdi. Daha zenginlerinin dolarlarla kucak kucağa yatıp sıcacık sabahlara uyandıklarını tahmin ediyoruz!
Türkiyelilerin en çok çelişkiye girdikleri kesim ise daha orta ve yoksul kesim. Yani kendi mütevazi dünyamızda bir iş ve ev sahibi olmak istiyoruz. Buna sahip olanları görünce deliriyoruz! Sahilde mangal yaparken görünce, eğlenirken görünce bile tahammül edemiyoruz!
Peki ya dün Ankara Altındağ mobilyacılar sitesinde çıkan yangında ölen 5 Suriyeli için ne gibi çelişkiler yaşadık!
Yaşanan olay ile ilgili baş sağlığı ve rahmet dilemek dışında bir şey aklına gelmeyen bugünkü sorumlulardan bir şey beklemek nafile!
Tek kurtuluş Suriyeli ve Türkiyeli emekçilerin ve işçilerin onları ezenlere karşı birlikte mücadelesinde. Yola düzülüp hayatlarımızı cehenneme çevirenlere soracağız!
Kapitalizmin yoksullara, işçilere açtığı bu savaşta niye hep biz ölüyoruz?