Ölülerimiz…
Sesleri dünyamız kadar bilge.
Birazdan kalkacaklarmış gibi
uzanıp bir sipere
koyulaşan…
Ölülerimiz…
Bakışları
uçmaya hazırlanan bir kartal kadar çevik,
vurgunum
gizleyemem.
Sen bağrımı amansızca zorlayan siyahlık
unutma
öldürmekten daha kuvvetlidir ölebilmek.
Yoldaşlar, Kenan Budak’ın genç öğrencileri, kavga dostları;
28 yıl sonra yine yoldaşımızın yanı başında onunla birlikteyiz. Kenan Budak yoldaşla aynı geleneği paylaşmanın onurunu yaşıyor, onun faşizme karşı dalgalandırdığı direniş, sosyalizm ve Parti bayrağına sıkıca sarılıyoruz.
1952 yılında Erzincan’da yoksul bir ailenin çocuğu olarak başlayan onurlu bir hayat. İstanbul’a göç ve ortaokul ikinci sınıftan ayrılarak işçi sınıfına katılış. Kazlıçeşme’de genç bir deri işçisi. Gencecik yaşına rağmen kısa sürede bulunduğu her alanda güven veren kararlı, militan bir işçi önderi. Sefalet koşullarına mahkûm edilen deri işçilerinin örgütlenmesinin emektarı. Devrimci önder Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın öğrencisi, yoldaşı. Vatan Partisi’ne katılış. Ardından Sosyalist Vatan Partisi’nin kuruculuğu ve Merkez Komite üyeliği. Daha 24 yaşında DİSK İlerici Deri-İş Başkanlığı ve kısa süre sonra DİSK Yönetim Kurulu üyeliği. 12 Eylül faşist darbesi ve faşizme karşı direnişin önderliği. 28 yıl önce bugün faşist cuntanın kolluk kuvvetlerinin pususunda üzerine yağan kurşunlar, güneşe ve sonsuzluğa yolculuk.
Yoldaşlar;
İşçi sınıfının o koskoca tarihi, kapitalizme karşı mücadelede ödenen sayısız bedellerle doludur. Kenan Budak yoldaş, o bedeli canıyla ödeyen sınıf önderlerinden biri olarak işçi sınıfı ve ezilen hakların mücadele tarihi içerisinde onurlu yerini almıştır. O, faşizmin karanlık günlerinde, yığınla sendikacı cuntaya teslim olurken, deri işçilerinin bağrında teslimiyete karşı direnişin sembolü olmuştur. Kapitalizmin azgınca sömürüsüne karşı kazanılan haklar, kuşkusuz ödenen bu bedellerin sonucudur.
Yoldaşlar;
Bugün dünya işçi sınıfının yüzlerce yıllık tarihi içerisinde kazanılan tüm hakların gasp edildiği bir tarihsel döneme girmiş bulunuyoruz. Ülkemizde 12 Eylül faşist darbesiyle atılan ilk adımlar, bugün artık bizleri bir eşik noktasına getirdi. Krizi de fırsat bilen parababaları, işçi sınıfını ölümüne çalışma koşullarına, işsizliğe, sefalete mahkûm ediyor. Kölelik yasaları meclisten bir bir jet hızıyla geçiriliyor. Askeriyle, AKP hükümetiyle büyük bir uyum içerisinde yürütülen bu politikalar hayatlarımızı yangın yerine çeviriyor. İşte şimdi bize Kenan Budak olmak, Kenan Budakları çoğaltmak düşüyor. Bu gidişi tersine çevirmenin tek sözle ifadesi “Kenan Budak olmak”tır. Yoldaşa sözümüz, “yangın yerine çevrilen hayatlarımızın ateşiyle kapitalizmi yakıp kül edip, insanca yaşanacak bir geleceği yaratmanın kavgasını sonuna dek vereceğiz.”
Yoldaşlar;
Kenan Budak yoldaşımızı 12 Eylül faşist cuntası katletti. Peki, darbeci katillerin ipleri kimlerin elindeydi?
12 Eylül darbesinin hemen ardından, dönemin işveren sendikası başkanı Halit Narin, “şimdiye kadar biz ağladık onlar güldü. Şimdi gülme sırası bizde” buyurmuştur. Darbenin yapıldığı gün ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Danışmanı, ABD Başkanı Kartır’a büyük bir sevinçle “bizim çocuklar başardı” demiştir. Fazla söze gerek yok; onların bu sevinçleri, darbecilerin kimlere hizmet ettiğini ortaya koymaktadır. Emperyalistler ve onların yerli uşakları, darbeciler eliyle işçi sınıfının büyüyen isyanını boğmanın sevincini yaşamışlardır. Kenan Budak olmak, “emperyalizme karşı”, “kapitalizme karşı” isyanı büyütmek demektir.
Yoldaşlar;
Uzunca bir süredir bizlere AKP’nin darbecileri yargılayacağı, 12 Eylül rejimiyle hesaplaşacağı masalı anlatılıp duruluyor. Ergenekon operasyonuyla birlikte, emperyalistlerle işbirliği içerisinde yürütülen derin devlet içerisindeki yeniden yapılanma, bizlere “demokratikleşme” olarak yutturulmaya çalışılıyor. 12 Eylül faşizminin çocuğu, halkların düşmanı AKP mi demokrasi getirecek!
İşçi sınıfı, ezilenler, işsizliğe, yoksulluğa mahkûm edilirken, DTP’nin seçim zaferi, tutuklamalarla, askeri operasyonlarla Kürt halkının burnundan getirilmeye çalışılırken, kısacası halklarımıza kan kusturulurken bunların aralarından su sızıyor mu?
Al birini vur ötekine! AKP’nin darbecileri yargılamak gibi bir derdi yoktur, olamaz. Sermayenin çıkarları söz konusu olduğunda, dün olduğu gibi bugün de, patronları, hükümeti, ordusu, aynı halk düşmanı cephededir. Darbecileri ancak halk yargılayabilir, halk yargılayacaktır. Gerçek demokrasi, halk demokrasisi, işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle gelecektir. Gerçek demokrasi ve özgürlükler Kenan Budaklarla gelecektir.
Yoldaşlar;
28 yıl sonra yine buradayız. Bizlere unutturulmak istenenleri unutmadığımızı, silinmek istenen hafızalarımızda, yaşananların hala taptaze olduğunu göstermek için yoldaşımızın yanı başındayız. “Hafızasını yitirmeyen tek bir kişi bile kalsa onların kâbusu olmaya yeter!” Yoldaşımıza söz veriyoruz ki, onların kâbusu olacağız! Onların korkusu olacağız!
Düşmana inat, fabrikalarda, varoşlarda Kenan Budak yoldaşın anısını yaşatacağız!
Onun anısı, işçi sınıfının fabrikalardan, sokaklardan yükselen direnişidir!
Onun anısı, kapitalizme isyandır!
Onun anısı, Devrim’dir!
Onun anısı, Sosyalizm’dir!
Onun anısı, Parti’dir!
Anısına sonsuz bağlılığımızla…
Kenan Budak Yoldaş Ölümsüzdür!
SODAP (Sosyalist Dayanışma Platformu)