Gerilim her geçen gün yükseliyor. Doğu Akdeniz savaş gemisi doldu.
İkiz kulelerin yıkıldığı 2001 yılı önemli bir dönüm noktası olacaktı. Süper güç Amerika dünyaya istediği şekli verecekti. Afganistan ve Irak bunun için işgal edildi. Irak’ta demokrasi inşa edip buradan aldığı hızla tüm dünyanın tek egemeni olmayı hayal ediyordu. Soğuk Savaş yıllarında kendi güvenlik şemsiyesi altında palazlanan dostlarının “ihanetini” de böylece cevaplamış olacaktı. Dönemin başkanı Bush’un AB’yi “eski Avrupa” diye aşağılaması hatırlardadır.
Soğuk Savaş yıllarından büyük bir zaferle çıkan Amerika, Irak savaşında bataklığa saplandı. Washington’un “büyük stratejisi”; süper gücün yönettiği bir dünyaya geçiş, gerçekleşmedi. Amerika’nın hayalleri Ortadoğu’da her geçen gün kabusa dönüşüyor.
İkiz kulelerin yıkılışıyla başlayacak büyük dönüş gerçekleşmeyince dünya on beş yılda kaos ve çürümenin eşiğine geldi. Çöplüklerde biriken metan gazının yarattığı gerilim gibi dünyanın her tarafında, elbette özellikle bölgemizde çürümenin yarattığı gerilim patlama noktasının eşiğine gelip dayanmıştır.
Bu on beş yılın en önemli sonucu tek kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya geçiştir. Bu gerçeklik bugün en somut biçimiyle Ortadoğu’da yaşanıyor.
Yine bu yıllar tarihe yeni bir savaş biçimi kazandırdı. İkiz kulelerin yıkılışından sonra Amerikan genelkurmayının kullandığı “asimetrik savaş” kavramı El Kaide gibi güçler için söylenmişti. Konumu, gücü, cephesi belli olamayan bir düşmanla savaş, “asimetrik savaş” olarak tanımlanmıştı. Bu IŞİD ile yeni bir aşamaya sıçradı. IŞİD iki özelliği de üstünde taşıyor: Hem görünür durumdadır, bir toprak parçası tutuyor; hem de görünmezdir, dünyanın pek çok ülkesinde saldırı yapabiliyor. Savaş tarzı çok hareketli ve kullandığı şiddet, bölgenin çürümesiyle doğrudan bağlantılı olarak tırmanıyor.
Çürüme ve kaos içinde yüzen dünyada bir diğer önemli gelişme büyük kitlesel göçlerdir. Afrika’da göçleri tutan duvar -Libya- yıkılınca insanlar Avrupa’yı işgale başladılar. Dünyanın her gerilimli alanında bundan böyle benzer olgular yaşanacaktır. Cehennemin kapıları açıldığından beri insanlar dünya cennetine doğru yola çıktılar.
İki binli yılların başında Amerika’nın dünyayı tek başına yönetmeyi hedefleyen “büyük stratejik” hamlesi tam tersi bir sonuç yarattı. Dünya “yönetilir” olmaktan çıktı. Bu döneme yukarıda sayılanların üstünden başka bir açıdan bakıldığında göze batan diğer bir özellik stratejik boşluktur. Bugün dünyayı neoliberal soygunla paylaşma yoluna çıkmış olan büyük güçler strateji yoksunudurlar. Washington’un “büyük stratejisi” iflas ettiğinden beri büyük güçler bir stratejik boşlukta yüzüyorlar.
Amerika, 2001 hamlesinden beri güç kaybediyor. Bölgeden çekilmeyi planlamasına rağmen hala başaramadı. Toprağa postal değdirmekten çekindiği için havada oyalanıp duruyor. Avrupa, bir ölçüde Fransa hariç, göç baskısına kadar bölgede olanlara daha çok seyirci kalmayı tercih etti. Rusya konumunu korumakla meşgul. Çin uzaklardan seyirci, aslında Amerika’nın bölgeye gelişine hazırlanıyor. Enerji ulaşımının yolu olan Güney Çin Denizi’ne ada bile inşa etti.
Strateji boşluğunun en önemli sonucu ikinci derece güçlerin manevra alanının genişlemesidir. Bu durum kaosu daha da arttırıyor. Bir Amerikan generalinin dediği gibi, “Strateji boşluğunun yarattığı zaaf teknik üstünlükle örtülemiyor.”
Strateji boşluğunun arkasında duran temel neden çok önemlidir. Bu da ideolojik zayıflıktır. Sosyalist Sistemin yıkılışından sonra “ideolojilerin ölümü” ilan edilmiş; geriye Thatcher’in dediği gibi “tek alternatif” liberal demokrasiler kalmıştı. Ancak onlar da hızla itibar kaybettiler. Artık emperyalist merkezlerin paylaşım savaşlarındaki ideolojik örtüleri kalmadı, ortada bir tek herkesin çıplak gözle görebildiği zor kaldı. Zor ve para, bir egemenlik aracı olarak, tarihte hiç bu kadar çıplak gözle görünür hale gelmemişti. Bu durum çürümeyi ve çılgınlığı arttırıyor.
Dünya acılı doğum sancılarıyla kıvranıyor. İnsanlığı geleceğe taşıyabilecek bir ideoloji bu doğuma ebelik edebilir. Aksi durumda kanlı düşükler kaçınılmazdır.
[button link=”http://www.sodap.org/mehmet-yilmazer-tum-yazilari/” align=”right” font_style=”italic” icon=”momizat-icon-pencil” icon_color=”#ffff00″]Yazarın tüm yazıları..[/button]