Siz Buna Kader mi Diyorsunuz? İş “Kazası” Cinayetlerine Kader Diyenlerin Başına Mutlak Bir Gün Kader Gelir!
Gün geçmiyor ki iş “kazası” cinayetleri nedeniyle işçilerin ölmediği gün geçsin.
Ne zaman iş cinayetlerine yeter artık diyeceğiz?
Neden 13’ü kadın, 2’si erkek ve erkeklerden birisi daha 15 yaşında çocuk, Manisa’nın Gölmarmara İlçesi Hacıveliler mahallesinde 06.07.2015 Pazartesi sabahı 05.30-06.00 saatleri arası asma yaprağı toplamaya giderken, işçileri taşıyan kamyona uyuduğu düşünülen süt taşıyan tanker şoförünün çarpması nedeniyle meydana gelen kaza sonucu 15 işçi hayatını kaybetti. Buna siz kader mi diyorsunuz?
Hiç düşündünüz mü süt taşıyan tanker şoförü acaba o bozuk yollarda kaç saattir uykusuz araç kullanıyor veya kullanmak zorunda kalıyor?
Hiç düşündünüz mü Ramazan gününde akşama kadar oruç tutan, akşam saat 20.45’de iftar yapan, saat 22.30’da yatsı ve teravih namazına giden, saat 03.00’de sahura kalkan işçiler SİGORTASIZ, KAYITDIŞI, GÜVENCESİZ ve SENDİKASIZ 05.30-06.00 saatleri arası sabahın köründe, o kötü yollarda kamyonun üzerinde neden ve nasıl işe gitmek zorunda kalıyorlar?
Biz düşündük her şey sadece 50,00 lira için, bumu sömürülerek yoksul bırakılan işçilerin kaderi? Yoksulluk ve işsizlik olmasa sabahın köründe SİGORTASIZ, KAYITDIŞI, GÜVENCESİZ ve SENDİKASIZ olarak çalışmaya gitmezdi bu işçi kardeşlerimiz.
Biz işçilerin kaderini yoksulluğu ve işsizliği yaratanlar mı belirliyor? Kaderimiz yoksulluğu ve işsizliği yaratanların elindeyse, o zaman ülkemizde ve dünyada kapitalizm var olduğu sürece, biz işçiler iş kazalarında yaralanıp ömür boyu engelli kalmaya ve iş cinayetlerine dönüşen, iş kazaları ve meslek hastalıklarında ölmeye devam edeceğiz demektir.
Bursa’da 29 Aralık 2005 tarihinde Özay Tekstil işyerinde, sigortadan para almak için işveren tarafından gece yarısı çıkartılan yangında, 2’inci kattan atlayamayan 5 kadın işçi kardeşimizi iş cinayeti sonucu yitirdik. İsyan ederek iş cinayetlerine dönüşen meslek hastalıkları ve iş kazaları son bulana kadar, İŞÇİLER ÖLDÜKTEN SONRA DEĞİL, İŞÇİLER ÖLMEDEN mücadele etmek için, her yıl 29 Aralık günü iş cinayetlerini ve neden olanları protesto etme günü olsun diyerek yaptığımız çağrılara yeterli cevap alamadık. Aslında KADER denilen söylem susmak ve duyarsız kalmaktır.
Ülkeler arası emperyalistlerin çıkar savaşlarına benzeyen, kapitalistler ile işçiler arasındaki İş, Ekmek ve Adalet savaşında ölmek istemiyoruz diyorsak. O zaman yoksulluğu ve işsizliği yaratanlara karşı örgütlenerek mücadele etmeliyiz. Yoksa iş cinayetlerine dönüşen iş kazalarına ve meslek hastalıklarına kader der, yitirdiklerimizin arkasından ağlar ve Fatiha okur gibi basın açıklamasından başka bir şey yapmış olmayız.
Manisa Soma’da 301 madenci kardeşimiz katledildiğini ne zaman unuttuk? Yine Manisa’da bu sefer 13’ü kadın 15 tarım işçisi kardeşimiz iş cinayeti sonucu katledildi. Bu bir kader değil, bu bir cinayettir. Katiller ise yoksulluğu ve işsizliği yaratanlar ile işçilerin kamyonla işe gitmesine neden olan yetkililerdir. Şoförün gözaltına alınması yeterli değildir. Asıl bu ve benzer katliamlara neden olanların tamamı gözaltına alınarak yargılanıp cezalandırılmalıdır.
Katliam sonucu yitirdiğimiz Seyde Aydın (52), eşi Ayşe Aydın (47), Nesrin Aydın (27), Kezban Uysal (67), Fadime Orhan (48), Zeynep Uysal (32), Ummuhan Uysal (30), Nurdane Kaya (40), Burak Kaya (15), Ümmü Demirkol (38), Zeynep Zengin (35), Azize Kars (52), Ayşe Yaşar (40), Zekiye Çetin (54) ve Yıldız Öztürk (41) işçi kardeşimize Allahtan rahmet ve yakınlarına, Manisa halkına, işçi sınıfına başsağlığı diliyoruz.
Çağrımız; Ezenler ile ezilenleri bir birinden ayırması gereken, sınıf mücadelesi veren emek örgütleri sendikalara, 1970’e kadar yapılan mücadeleler sonucu kazanılan hakları 274 ve 275 sayılı kanunlarda değişiklik yaparak GASP etmek için çıkartılan kanunlara karşı, 15-16 Haziran 1970 direnişinin ardından anayasa mahkemesinde, anayasaya aykırı olması nedeniyle açılan davanın sonucunda iptal edilen kanun sayesinde, işçiler haklarını 12 Eylül 1980 darbesine kadar korudular.
1980 darbesinden sonra kapatılan emek örgütleri sendikalar ve zayıflatılan işçi sınıfı örgütlülüğü sonucu, işçi sınıfının haklarını GASP etmek için çıkartılan kanunlarla, yoksullaştırılan işçi sınıfı karın tokluğuna çalışmak zorunda bırakılarak borçlu yaşamaya mahkum edilmiştir.
Türkiye’de uzun süredir yapılan çalışmalar sonucu, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) çatısı altında işçilerin ve yoksullaştırılan halkların birlikteliğinin sağlanması, Ortadoğu’da yapılan mücadelenin kazanımları, Bursa’da metal işkolunda başlayıp ülke geneline yayılan direnişler, HDK bileşenleri tarafından kurulan ve 7 Haziran seçimlerinde HDP’den 80 milletvekilinin parlamentoya girmesi, tıpkı 1965 genel seçimleri ve 15-16 Haziran 1970 direnişi sonrası anayasa mahkemesinin kararında olduğu gibi sendikaların önündeki önemli engellerden birisi olan, işkolu barajının sendikalar arası eşitlenerek %1’e indirilmesi, sınıf mücadelesinde yeni bir süreç başlamıştır. Yeter artık iş cinayetlerine dönüşen iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu işçilerin ölmesini, işçilerin haklarının GASP edilmesini istemeyen sınıf örgütlerini, işçi sınıfını örgütlemek için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Çağrımız; İşçi sınıfının sosyalist devrimci gerçek önderlerine, sosyalist devrimciler işçi sınıfının olmazsa olmaz güçleridir. İşçi sınıfı içinde devrimci güçler yok ise, işçi sınıfının olmazsa olamaz olan emek örgütleri sendikalar güçlü olamaz. İşçi sınıfı içinde devrimci güçler yok ise, işçi sınıfının öncülüğünde yoksullar iktidara yürüyemez. Sosyalist devrimcileri HDK ve HDP’de birlikte olmaya, sendikal örgütlere önderlik yapmaya çağırıyoruz.
Çağrımız; Türkiye halklarının parlamentoda temsilcisi HDP milletvekillerine, hatırlayın 1965’de Türkiye halklarını temsilen 15 milletvekili, yoksul haklar ve işçiler için neler yaptı? Türkiye halkları 7 Haziran genel seçimlerinde faşizmin seçim barajlarını yıkarak, Halklarım Demokratik Partisi (HDP)’den 80 milletvekili sizleri parlamentoya taşıdı. Türkiye’nin işçiler dahil yoksullaştırılmış tüm halkları, sizlerden 1980 darbesinden buyana GASP edilmiş hakları almanızı ve iş cinayetlerini durduracak iş yapmanızı bekliyor.
İş cinayetlerine dönüşen iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle, 13’ü kadın 2’si erken işçi kardeşimizin ölümü son olsun söylemimizle, yükünüz ve sorumluluğunuz ağır hepinize kolay gelsin yoldaşlar!
Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası (BATİS)
Bağımsız Metal İşçileri Sendikası (BAMİS)